turkce sozluk - page 523

yan, sa¤l›¤› bozuk, s›hhatsiz.
2.
mec.
Sa¤lam, do¤ru, güvenilir olmayan:
sa¤-
l›ks›z bir tutum.
sa¤l›k sigortas›
a.
Hastal›k ya da ölüm du-
rumunda sigorta flirketinin yard›m›n›
öngören sigorta anlaflmas›.
sa¤l› sollu
ön a.
1.
Sa¤da ve solda olan:
Soka¤a sa¤l› sollu yüksek binalar dizil-
miflti.
2.
be.
Sa¤da ve solda olacak bi-
çimde:
Sa¤l› sollu oturmufl konufluyor-
lard›.
sa¤mak
(-i)
Memeden elle ya da makiney-
le sütü çekmek.
sa¤mal
ön a.
1.
Süt almak için beslenen,
sa¤›lan:
sa¤mal inek.
2.
a.
Sa¤›lan, bol
süt veren inek.
sa¤r›
a.
Memelilerde bel ile kuyruk aras›n-
daki dolgun ve yuvarlakça bölüm.
sa¤ salim
be.
Hiçbir zarar görmeden:
Ka-
zadan sa¤ salim kurtumufllard›.
saha
a. (sa:ha) Ar.
Alan, meydan.
sahaf
a. Ar.
1.
Genellikle eski kitap al›p sa-
tan kifli.
2.
Bu kiflinin dükkân›.
sahan
a. Ar.
‹çinde yemek piflirilen ya da
›s›t›lan, derinli¤i az metal kap.
sahanl›k, -¤›
a.
Yap›larda ya da baz› tafl›t-
larda kap› önlerinde, merdiven baflla-
r›nda ya da ortalar›nda yer alan geniflçe
yer.
sahi
be. (sa:hi) Ar.
Gerçekten, sahiden:
Sa-
hi sen de mi bilmiyorsun?
sahici
ön a. (sa:hici) hlk.
Gerçek.
sahiden
be. (sa:’hiden) Ar.+T.
Sahi.
sahil
a. (sa:hil) Ar.
K›y›.
sahip, -bi
(sa:hip)
1.
‹ye, malik.
2.
Bir ni-
teli¤i kendinde bulunduran kifli:
zevk
sahibi.
3.
Koruyan, gözeten, arka ç›kan
kifli:
O çocu¤un sahibi yok sanmay›n.
sahip olmak
elinde bulundurmak, edin-
mifl olmak.
sahiplik, -¤i
a.
‹yelik, mülkiyet.
sahipsiz
ön a.
1.
Kimsenin mal› olmayan:
sahipsiz bir köpek.
2.
mec.
Koruyan›,
gözeteni bulunmayan.
sahne
a. Ar.
1.
Bir tiyatro oyununu ya da
konser, bale vb. bir gösteriyi sergile-
meye uygun ve izleyicilerin rahatl›kla
görebilece¤i biçimde haz›rlanm›fl yük-
sekçe yer.
2.
tiy.
ve
sin.
Bir oyunun ya
da bir filmin bafll›ca bölümlerinden her
biri:
Filmin final sahnesi çok etkileyiciy-
di.
3.
mec.
Tan›k olunan olay, eylem:
Depremde y›k›lm›fl binalar›n görüntüsü
ürkütücü bir sahneydi.
4.
mec.
Etkinlik
gösterilen alan:
Politika sahnesinden
çekilmesinin zaman› çoktan gelmiflti.
(bir yer, bir olaya) sahne olmak
o olay
orada gerçekleflmek:
Bu meydan bir-
çok gösteriye sahne olmufltu.
sahneye
ç›kmak 1)
sanat›n› sahnede, izleyici
önünde göstermek;
2)
mec.
ortaya ç›k-
mak.
sahnelemek
(-i)
Bir oyunu oluflturan öge-
leri uyumlu duruma getirerek sahneye
uygulamak, sahneye koymak.
sahra
a. (sahra:) Ar.
Çöl.
sahte
ön a. Far.
1.
Düzme, düzmece.
2.
mec.
Yapmac›k:
sahte bir a¤lay›fl.
sahtekâr
ön a. (sahtekâ:r) Far.
Sahte ifller
yapan.
sahur
a. Ar.
1.
Ramazan ay›nda oruç tutan-
lar›n gün do¤madan, oruç bafllama za-
man›ndan önce yedikleri yemek.
2.
Bu
yeme¤in yendi¤i vakit.
sahura kalkmak
oruç tutmak üzere yemek yemek için
yataktan kalkmak.
sair
ön a. (sa:ir) Ar.
Baflka, di¤er, öteki.
saka
a.
1.
hayb.
Serçegillerden; bafl›nda ve
boynunda k›rm›z›, sar› tüyleri olan; gü-
zel ötüfllü; küçük bir kufl.
2.
Evlere su
tafl›yan kimse.
saka¤›
a.
Ruam.
sakal
a.
1.
Yetiflkin erkeklerin yanaklar›nda
ve çenesinde ç›kan k›llar›n tümü.
2.
Ba-
z› hayvanlar›n çene alt›nda bulunan k›l
demeti:
keçinin sakal›.
sakar
ön a.
ve
a.
S›k s›k küçük, önemsiz
kazalar yapan, beceriksiz (kifli).
sakarin
a. Fr.
Genellikle fleker hastalar›nca
fleker yerine kullan›lan, maden kömürü
sa¤l›k sigortas›
sakarin
523
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 523
1...,513,514,515,516,517,518,519,520,521,522 524,525,526,527,528,529,530,531,532,533,...688
Powered by FlippingBook