karfl› durmak amac›yla büyük çaba gös-
termek; savaflmak; mücadele etmek.
savaflmak
(nsz., -le)
1.
(ordular) Karfl› kar-
fl›ya gelip çarp›flmak.
2.
mec.
Savafl›m
vermek; mücadele etmek.
savc›
a.
Kamu ad›na kovuflturma yaparak
dava açan, iddia görevini yerine getiren
adli görevli.
savc›l›k, -¤›
a.
1.
Savc› olma durumu.
2.
Savc›n›n görev yeri, makam›.
3.
Kamu
davalar›nda iddia görevini yerine geti-
ren adli örgüt.
savmak
(-i)
1.
‹stemeyen birini yan›ndan
uzaklaflt›rmak.
2.
Bir zorlu¤u, s›k›c› bir
durumu geride b›rakmak; atlatmak.
savruk, -¤u
ön a.
1.
Dikkatini belli bir nok-
tada yo¤unlaflt›ramayan, akl›n› ifline
vermeyen.
2.
Da¤›n›k, düzensiz.
savsak, -¤›
a.
ve
ön a.
‹fllerini bafltan sav-
ma yapan ya da geciktiren (kifli), ihmal-
ci, ihmalkâr.
savsaklamak
(-i)
Belli bir neden olmaks›-
z›n bir iflin yap›lmas›n› geciktirmek,
umursamamak; ihmal etmek.
savunma
a.
1.
Sald›r›ya karfl› koyma, mü-
dafaa.
2.
Birini, bir düflünceyi do¤ru,
hakl› göstermeyi amaçlayan yaz› ya da
konuflma.
savunmak
(-i)
1.
Bir sald›r›ya karfl› koy-
mak, müdafaa etmek:
Halk flehri savun-
maya bafllam›flt›.
2.
(yaz› ya da konufl-
ma ile) Birini, bir düflünceyi do¤ru, hak-
l› göstermeye çal›flmak.
savurgan
ön a.
Ölçüsüz para harcayan ya
da bir fleyi bofl yere harcayan; tutum-
suz; müsrif.
savurmak
(-i)
1.
Havaya f›rlatarak da¤›t-
mak, saçmak.
2.
(rüzgâr, f›rt›na) fiid-
detle eserek altüst etmek, uçurmak.
3.
F›rlatmak, atmak:
Tafl› denize do¤ru sa-
vurdu.
4.
fiiddetle döndürerek salla-
mak, kald›rarak vurmak:
yumruk savur-
mak.
5.
(yalan, küfür vb. için) Söyle-
mek:
Okkal› bir küfür savurdu.
6.
(para,
mal için) Bofluna ve gereksiz yere har-
camak, israf etmek.
savuflmak
(nsz.)
Bulundu¤u yerden ace-
leyle ve gizlice uzaklaflmak.
savuflup
gitmek
aceleyle ve gizlice ayr›lmak.
savuflturmak
(-i)
Geçifltirmek, atlatmak.
sayaç, -c›
a.
Tüketilen do¤al gaz, elektrik,
su miktar›n› ölçen ayg›t.
saydam
ön a.
1.
Ifl›¤› geçiren ve arkas›n-
daki nesneleri net olarak gösteren (ci-
sim), fleffaf.
2.
mec.
Kolayca anlafl›lan,
belirgin, aç›k seçik.
saydamlaflmak
(nsz.)
1.
Saydam duruma
gelmek, fleffaflaflmak.
2.
mec.
Belirgin,
aç›k, anlafl›l›r duruma gelmek.
saydam tabaka
a. anat.
Gözün, ön taraf›n-
da saydamlaflarak bombeleflen ve ›fl›¤›
geçiren k›sm›; kornea.
saye
a. (sa:ye) Far.
1.
Gölge.
2.
mec.
Ko-
ruma, yard›m, esirgeme.
(bu, flu, o)
sayede
bu nedenle, bu yüzden.
saye-
sinde
bir fleyden ötürü, nedeniyle, yar-
d›m›yla:
Onun sayesinde kurtuldum.
sayfa
a. Ar.
1.
Bir k⤛t yapra¤›n›n iki yü-
zünden her biri.
2.
Gazete, dergi vb. ya-
y›nlarda özel bir alan için ayr›lm›fl bö-
lüm:
spor sayfas›.
3.
mec.
Dönem, ko-
nu:
Ekonomide yeni bir sayfa aç›yoruz.
sayfiye
a. Ar.
Yazl›k, yazl›k ev.
sayg›
a.
1.
Bir kifliye ya da bir fleye, de¤e-
rini belirtecek biçimde davranmaya ne-
den olan duygu; hürmet.
2.
Baflkalar›n›
ya da baz› fleyleri rahats›z etmekten çe-
kinme duygusu:
Trafik kurallar›na sayg›
gösteriniz.
sayg›de¤er
ön a.
1.
Sayg›nl›¤› herkesçe
kabul edilmifl olan, muhterem.
2.
Sa-
y›n, muhterem.
sayg› duruflu
a.
Toplant›larda, törenlerde
hayatta olmayan birine ya da birilerine
karfl› beslenilen sayg›y› göstermek için
“haz›r ol” durumuna geçerek bir süre
bekleme.
sayg›n
ön a.
Sayg› gören, itibarl›.
sayg›nl›k, -¤›
a.
Sayg› görme, güvenilir ol-
ma durumu; itibar; prestij.
savaflmak
sayg›nl›k
532
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 532