turkce sozluk - page 525

salaklaflmak
(nsz.)
Salakça davranmaya
bafllamak.
salam
a. ‹t.
‹ri k›y›lm›fl domuz ya da s›¤›r
etinden yap›lan, so¤uk yenen, bir yiye-
cek.
salamura
a. (salamu’ra) ‹t.
Bal›k, et, pey-
nir, asma yapra¤›, turflu vb. yiyecekle-
rin uzun süre dayanmas›n› sa¤lamak
amac›yla içinde tutulduklar› tuzlu su.
salafl
a. Mac.
Gösteriflsiz yer:
salafl lokan-
ta.
salata
a. (sala’ta) ‹t.
Genellikle çi¤ sebze ve
otlarla haz›rlanan, içine ya¤, sirke ya da
limon kat›lan ve ço¤unlukla yemeklerle
birlikte yenen yiyecek.
salatal›k, -¤›
a.
1.
H›yar.
2.
ön a.
salata
yapmakta kullan›lan.
salça
a. (sa’lça) ‹t.
Yemeklere konulmak
için yap›lm›fl domates ya da biber ez-
mesi.
sald›rgan
a.
ve
ön a.
K›flk›rtma olmadan
baflkas›na sald›ran (insan, hayvan, dev-
let).
sald›r›
a.
Birine, bir hayvana, bir fleye zarar
vermek amac›yla fliddet eyleminde bu-
lunma, hücum, taarruz, tecavüz.
sald›rmak
(-e)
1.
Birine, bir hayvana, bir
fleye zarar vermek amac›yla fliddet eyle-
minde bulunmak, hücum etmek, at›l-
mak.
2.
mec.
Y›k›c›, sert elefltiriler yap-
mak, hücum etmek:
Gazeteler bakana
a¤›r dille sald›r›yorlard›.
sald›rmazl›k, -¤›
a.
Birbirine sald›rmama
durumu:
sald›rmazl›k antlaflmas›.
salep, -bi
(sa:lep) Ar.
1.
bitb.
Salepgiller-
den, Asya ve Avrupa’n›n ›l›man bölgele-
rinde yetiflen, oval yaprakl›, baflak bi-
çimli toplu çiçekleri olan otsu bir bitki.
2.
Bu bitkinin yumru biçimindeki kökle-
rinden ö¤ütülerek elde edilen toz.
3.
Bu
tozun flekerli su ya da sütle kar›flt›r›la-
rak kaynat›lmas›yla yap›lan s›cak içe-
cek.
salg›
a. dirb.
Hücreler, özellikle salg› bezle-
rindeki epitelyum hücreleri taraf›ndan
üretilen madde.
salg› bezi
a. dirb.
Kandaki baz› maddeleri
içine al›p bunlar› de¤ifltirdikten sonra
ortaya ç›kan yeni maddeyi kan damarla-
r›na, çeflitli organlar›n içine ya da deri
yüzeyine salg›layan doku.
salg›lamak
(-i) dirb.
Salg› oluflturmak.
salg›n
ön a.
1.
Çok k›sa sürede çevredeki
insan, hayvan ya da bitkilerin büyük bö-
lümüne bulaflan:
salg›n hastal›k.
2.
a.
Bir durumun, bir hastal›¤›n birçok kifli-
ye bulaflmas›:
kolera salg›n›.
sal›
a.
Haftan›n ikinci günü, pazartesi ile
çarflamba aras›ndaki gün.
sal›k, -¤›
a.
Olmufl ya da olacak bir olay,
bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber.
(bi-
rini, bir fleyi) sal›k vermek
iyi ve uy-
gun oldu¤unu söylemek, tavsiye et-
mek.
sal›ncak, -¤›
a.
1.
‹ki ucundan iple yüksek
bir yere as›lan ve iki ucundan ipe ba¤-
lanm›fl destek üzerine oturulup sallan›-
lan bir e¤lence arac›.
2.
Küçük çocukla-
r› uyutmak için kullan›lan ve tavana ya
da karfl›l›kl› iki duvara iki ucundan iple
ba¤lanan yatak.
sal›n›m
a.
1.
Sal›nmak eylemi.
2.
fiz.
Dü-
zenli olarak hep ayn› konumlarda ayn›
h›zla geçen bir nesnenin hareketi.
sal›nmak
(nsz.)
Yürürken hafif ve uyumlu
hareketlerle bir yandan bir yana sallan-
mak.
sal›vermek
(-i)
B›rakmak, serbest b›rak-
mak.
salise
a. (sa:lise) Ar.
Saniyenin altm›flta bi-
rine eflit zaman birimi.
salk›m
a.
1.
Bir sap üzerinde bir arada bu-
lunan meyve toplulu¤u:
üzüm salk›m›.
2.
bitb.
Baklagillerden, salk›m duru-
munda mor çiçekler açan, ço¤u asma
gibi çarda¤a sar›lan a¤aç ve bu a¤ac›n
çiçe¤i.
salk›m sö¤üt, -dü
a. bitb.
Dünyan›n her
yerinde, özellikle göl ve havuz kenarla-
r›nda yetifltirilen, dallar› ve yapraklar›
salaklaflmak
salk›m sö¤üt
525
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 525
1...,515,516,517,518,519,520,521,522,523,524 526,527,528,529,530,531,532,533,534,535,...688
Powered by FlippingBook