bir vuruflla karfl› oyun alan›n›n içine in-
dirme.
2.
Basketbolda topu yüksekten
ve sertçe sepetin içine bast›rma.
smokin
a. ‹ng.
Saten yakal› bir ceketle ayn›
satenden fleritle süslü bir pantolondan
oluflan erkek gece giysisi.
Sn
kim.
Kalay elementinin simgesi.
soba
a. (so’ba) Mac.
Bir yeri ›s›tmak için
kullan›lan, içinde odun, kömür, gaz ya-
k›lan ya da elektrikle çal›flt›r›lan bir
araç.
sobe
a.
Genellikle saklambaç, koflmaca gi-
bi oyunlarda kararlaflt›r›lm›fl yere ebe-
den önce gelerek söylenen söz.
soda
a. (so’da) ‹ng.
1.
Susuzlu¤u gider-
mek, sindirimi kolaylaflt›rmak, içkilere
kat›lmak için kullan›lan, içinde sodyum
karbonat bulunan ve köpüren bir içe-
cek.
2.
Billurlaflm›fl sodyum karbonat›n
piyasadaki ad›.
sodyum
a. (so’dyum) Fr. kim.
Do¤ada bir-
leflik olarak çok bulunan, beyaz renkli,
yumuflak ve atom numaras› 11, atom
kütlesi 22,99 olan bir element (simgesi:
Na).
sofa
a. Ar.
Evlerde oda ve salon kap›lar›n›n
aç›ld›¤› geniflçe yer.
sofra
a. Ar.
1.
Yemek yemek üzere haz›r-
lanm›fl masa, sini vb.
2.
Birlikte yemek
yiyenlerin tümü:
kalabal›k bir sofra.
sofu
a.
ve
ön a. Ar.
Dinin buyruk, yasak ya
da gereklerine uymakta afl›r› derecede
titiz davranan (kifli).
so¤an
a. bitb.
1.
Zambakgillerden, yumru-
su ve yapraklar› yemeklere tat vermek
için kullan›lan otsu bir bitki.
2.
Sümbül,
lale, zambak, çi¤dem, sar›msak gibi bit-
kilerin yuvarlak biçimli toprak alt› göv-
delerine verilen ad.
so¤anc›k, -¤›
a.
1.
bitb.
Besin aç›s›ndan
zengin, üst üste ve iç içe girmifl pul
yapraklarla çevrili küçük so¤an.
2.
anat.
Beyinle omurilik aras›nda kalan bölge.
so¤uk, -¤u
ön a.
1.
S›cakl›¤› düflük olan:
so¤uk bir bölge.
2.
mec.
‹nsan sevgi-
sinden yoksun, baflkalar›na karfl› ilgisiz
olan:
so¤uk bir adam.
3.
mec.
‹çtenlik-
ten, dostluktan uzak olan:
so¤uk bir
karfl›lama.
4.
mec.
Sevimsiz ya da yer-
siz:
So¤uk bir espri.
5.
be.
‹lgisiz bir bi-
çimde:
Bana so¤uk davrand›lar.
so¤uk alg›nl›¤›
a.
Nezle, anjin, bronflit gibi
so¤uk alg›nl›¤› ya da virüslerden ileri
gelen rahats›zl›k.
so¤uk damga
a.
Mürekkep kullan›lmadan,
bask› ile yap›lan kabartma damga.
so¤ukkanl›
ön a. mec.
Tepkilerini, heye-
canlar›n› denetim alt›nda tutan; serin-
kanl›.
so¤ukkanl› olmak
tepkilerini, he-
yecanlar›n› denetim alt›nda tutmak.
so¤ukkanl› hayvanlar
ç. a. hayb.
Vücut s›-
cakl›¤›, içinde bulundu¤u ortama göre
de¤iflen hayvanlar (bal›klar, sürüngen-
ler, kurba¤alar).
so¤ukluk, -¤u
a.
1.
So¤uk olan bir fleyin
durumu, niteli¤i:
havan›n so¤uklu¤u.
2.
mec.
Sevginin, içtenli¤in azalmas›, ilgi-
sizlik:
Aralar›nda bir so¤ukluk var.
so¤uk savafl
a.
‹kinci Dünya Savafl›’ndan
sonra do¤u ve bat› bloklar› aras›ndaki
çekiflme nedeniyle yarat›lan gerginlik.
so¤ulmak
(nsz.) co¤.
(›rmak, kuyu, p›nar
için) Suyu çekilip yok olmak.
so¤umak
(nsz.)
1.
S›cakl›¤›n› yavafl ya-
vafl yitirerek so¤uk duruma gelmek.
2.
(-den) mec.
Birine ya da bir fleye
karfl› duydu¤u sevgiyi, iste¤i, ilgiyi yi-
tirmek:
Yapt›klar›ndan sonra ondan iyi-
ce so¤udum.
so¤urma
a.
1.
So¤urmak eylemi, emme.
2.
fiz.
Kat› ve s›v› maddelerin gaz› ya da
›fl›¤› içine almas›, emmesi.
3.
gökb.
Bir
ortam›n ›fl›k enerjisini belli nicelikte em-
mesi olay›.
so¤urmak
(-i)
1.
(bir madde için) Bir s›v›y›
içine çekmek.
2.
fiz.
(kat› ya da s›v›
madde için) So¤urma yoluyla bir gaz›
içine almak, emmek.
so¤utmak
(-i)
1.
So¤umas›n› sa¤lamak.
2.
(-den)
Birine ya da bir fleye karfl› duyu-
smokin
so¤utmak
553
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 553