turkce sozluk - page 545

de birinin ötekilerden önce ya da sonra
eyleme geçece¤i an:
S›ra sende.
5.
Bir-
den fazla kiflinin oturmas›na uygun
uzun oturak.
6.
Meclis, s›n›f gibi yerler-
de, önünde yaz› yazmaya uygun bölüm
bulunan oturma yeri.
s›ra olmak
dü-
zenli bir s›ra oluflturmak, dizilmek.
s›ra-
s›
bir fleyin uygun an›.
s›ras› gelmifl-
ken
“bu konu kunuflulurken, f›rsat düfl-
müflken” anlam›nda kullan›l›r.
s›ras›n-
da
gerekince, yerinde ve zaman›nda.
s›-
ras›yla
s›ras› gelince, bir s›ra gözete-
rek.
s›rada¤
a. co¤.
K›vr›ml› da¤lar›n belli bir
yönde uzanmas›yla oluflmufl ve arala-
r›nda uzunlamas›na vadilerin yer ald›¤›
da¤ oluflumu; s›rada¤lar.
s›rada¤lar
ç. a. co¤.
S›rada¤.
s›radan
ön a.
Hiçbir özgün yönü bulunma-
yan, baya¤›, alelade.
s›ra d›fl›
ön a.
Ola¤an d›fl›.
s›ralamak
(-i)
1.
Birbiri ard› s›ra ya da yan
yan koyarak s›ra durumuna getirmek:
kitaplar› rafa s›ralamak.
2.
Belirli bir dü-
zene göre yerlefltirmek, düzenlemek:
dosyalar› s›ralamak.
3.
Art arda söyle-
mek ya da yazmak:
‹steklerini s›ralad›.
s›ra noktalar
a. dlb.
Söylenmeden geçilen
sat›rlar› belirtmek için kullan›lan nokta-
lama iflareti (...............).
s›ra s›ra
be.
S›ra biçiminde, s›ra olufltura-
bilecek biçimde.
s›rat
a. Ar. esk.
Yol.
s›rat köprüsü
a.
‹slam inanc›na göre, k›ya-
met gününde cehennem üzerinde kuru-
laca¤› ve yaln›zca günahs›zlar›n kolayca
geçebilece¤i köprü.
s›rça
a.
1.
Cam.
2.
ön a.
Camdan yap›lm›fl:
s›rça kadeh.
s›rdafl
a. Ar.+T.
Birinin s›rlar›n› paylaflt›¤›
kifli.
s›rf
be.
1.
Yaln›z, ancak, salt.
2.
Tümüyle,
büsbütün.
s›r›k, -¤›
a.
Uzun ve kal›nca sopa.
s›r›k gi-
bi
zay›f ve uzun boylu kifliler için söyle-
nir.
s›r›kla atlama
a. sp.
Atletizmde, iki dikme
aras›na yerlefltirilmifl yatay bir çubu¤u
s›r›k yard›m›yla geçmeye dayanan bir
yar›flma.
s›r›ls›klam
ön a. (s›r›’ls›klam)
‹yice ›sslan-
m›fl.
s›r›m
a.
Sicim kal›nl›¤›nda, ince ve uzun
kesilmifl, esnek deri parças›.
s›r›m gibi
ince ve güçlü yap›l›.
s›r›tkan
ön a.
Sürekli s›r›tan, s›r›tma al›fl-
kanl›¤› olan.
s›r›tmak
(nsz.)
1.
Difllerini göstererek kü-
çümseyici, alayc› biçimde ya da aptalca
gülmek.
2.
Bulundu¤u yere uymamak,
çirkin görünmek:
Dolap burada s›r›tt›.
s›rlamak
(-i)
Baz› nesnelere, toprak kapla-
ra, camlara s›r sürmek.
s›rma
a.
1.
‹fllemede kullan›lan alt›n suyu-
na bat›r›lm›fl ince gümüfl tel.
2.
Giysi
süslemede kullan›lan sar› renkli ince
flerit.
s›rnafl›k, -¤›
ön a.
Birini s›kt›¤›na, rahats›z
etti¤ine ald›rmaks›z›n, ondan sürekli ve
›srarl› biçimde istekte bulunan.
s›rnaflmak
(nsz.)
S›rnafl›kça davranmak.
S›rp, -b›
öz. a.
Slavlar›n güney kolundan
olan, S›rbistan Karada¤’da yaflayan bir
halk ve bu halk›n soyundan olan kifli.
s›rt
a.
1.
‹nsanda boyundan bele kadar
uzanan arka bölüm.
2.
Hayvanlarda bo-
yundan kuyruk sokumuna kadar arka
bölüm.
3.
Kesici araçlar›n kesmeyen ta-
raf›:
b›ça¤›n s›rt›.
4.
Da¤ ve tepelerin
üst bölümü.
5.
(insan için) Üst:
S›rt›n-
da eski bir palto vard›.
s›rtlamak
(-i)
1.
Tafl›mak için s›rt›na al-
mak.
2.
mec.
Birinin, bir fleyin sorum-
lulu¤unu, yükünü üzerine almak:
Ailesi-
nin geçimini s›rtlam›flt›.
s›rtlan
a. hayb.
S›rtlangillerden, daha çok
leflle beslenen, uzun ve kaba tüylü, pos-
tu benekli, etçil ve memeli bir hayvan.
s›rt üstü
be.
S›rt› yere gelecek biçimde:
S›rt
üstü yata¤a uzand›.
s›rt üstü yatmak 1)
s›rada¤
s›rt üstü
545
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 545
1...,535,536,537,538,539,540,541,542,543,544 546,547,548,549,550,551,552,553,554,555,...688
Powered by FlippingBook