turkce sozluk - page 558

soymuk, -¤u
a. bitb.
Damarl› bitkilerin kök,
gövde ve yapraklar›nda, besi suyunu ile-
ten borularla, yak›n hücrelerden ve bun-
lar›n aras›n› dolduran özel dokudan olu-
flan tabaka.
soy sop
a.
Bütün soy ve h›s›mlar.
soysuz
a.
ve
ön a.
1.
Ahlak ve düflünce yö-
nünden yozlaflm›fl, de¤erlerini yitirmifl
(kifli); dejenere; yoz.
2.
Kötü tan›nan (ki-
fli).
soysuzlaflmak
(nsz.)
Toplumsal bozulmaya
u¤ramak, bozulmak, yozlaflmak, deje-
nere olmak.
soytar›
a. Ar.
1.
fiakalar›yla çevresindekile-
ri güldüren kifli, maskara.
2.
mec.
Onur-
suz, rezil kifli.
soyunmak
(nsz.)
1.
Üzerindeki giysilerin
tümünü ya da bir bölümünü ç›karmak.
2.
(-e) mec.
Kendini bir alanda göster-
meyi istemek:
politikaya soyunmak.
soyut
ön a.
Varl›¤› düflünce yoluyla alg›la-
nabilen, söylendi¤inde zihinde belirli bir
görüntü oluflmayan:
Sevgi, soyut bir
kavramd›r.
soyut ad
a. dlb.
Varl›¤›n› ak›l yoluyla tasar-
lad›¤›m›z varl›k ad›:
bilgi, övgü, bar›fl.
soyut isim
a. dlb.
Soyut ad.
soyutlamak
(-i, -den)
(kifli, durum, düflün-
ce vb. için) Bulunulan ortamdan ayr›
tutmak.
sö¤üfl
a.
1.
Haflland›ktan sonra suyundan
ayr›l›p so¤uk olarak yenen et.
2.
Limon,
ya¤, sirke ile kar›flt›r›lmadan yenen do¤-
ranm›fl domates, salatal›k vb.
sö¤üt, -dü
a. bitb.
Sö¤ütgillerden, akarsu
kenarlar›nda yetiflen a¤aç.
sö¤ütgiller
ç. a. bitb.
‹ki çeneklilerden; sö-
¤üt, kavak vb.ni kapsayan bir bitki fa-
milyas›.
sökmek
(-i)
1.
Bir fleyi ba¤l› bulundu¤u ya
da tutturuldu¤u yerden kuvvet kullana-
rak ya da gevfleterek ç›karmak:
kap›n›n
kilidini sökmek.
2.
Kurulmufl bir fleyi
parçalar›na ay›rmak:
kitapl›¤› sökmek.
3.
Kar›fl›k bir yaz›y› okumak.
4.
Okuma
becerisini kazanmak;
K›sa sürede oku-
may› söktü.
5.
Görünmeye, belirmeye
bafllamak; aç›lmak:
flafak sökmek.
6.
Örülmüfl ya da dikilmifl bir fleyin örgü-
sünü ya da dikiflini ay›rmak:
pantolonun
paçalar›n› sökmek.
7.
argo
Etkilemek,
geçmek:
Senin havan burada sökmez.
sökük, -¤ü
a.
ve
ön a.
Dikifli ya da örgüsü
sökülmüfl (fley).
sökün
a.
“Birçok kifli ya da fley birbiri ard›n-
ca gelmek, görünmek” anlam›na gelen
“sökün etmek” deyiminde geçer.
söküntü
a.
Sökülen fleyin bir parças›.
sömestr
a. Fr.
Yar›y›l.
sömürge
a.
Bir devletin kendi topraklar› d›-
fl›nda egemenlik kurdu¤u, yönetti¤i;
ekonomik ve siyasal ç›karlar sa¤lad›¤›
ülke; koloni.
sömürmek
(-i)
1.
Bir kifliden ya da bir fley-
den haks›z ve sürekli ç›kar sa¤lamak.
2.
(bir devlet) Baflka bir devletin do¤al
kaynaklar›n›, ekonomik de¤erlerini ç›-
karlar› için kullanmak.
sömürü
a.
Sömürmek eylemi.
söndürmek
(-i)
1.
(atefl, ›fl›k için) Yanmas›-
na, ayd›nlatmas›na son vermek:
lamba-
y› söndürmek.
2.
Havayla ya da gazla fli-
flirilmifl bir fleyin havas›n› ya da gaz›n›
boflaltmak:
balonu söndürmek.
3.
mec.
(duygu, tutku için) Dindirmek, yat›flt›r-
mak:
Bu olay heyecan›m› söndürdü.
söndürücü
a.
Yang›n söndürmeye yarayan
ayg›t.
sönmek
(nsz.)
1.
Yanmaz, ayd›nlatmaz ol-
mak; ›fl›¤›n› yitirmek:
Ifl›klar söndü.
2.
Havayla ya da gazla fliflirilmifl bir fleyin
havas› kaç›p fliflkinli¤i inmek:
Balonlar
sönüyor.
3.
(yanarda¤ için) Etkinli¤ini
yitirmek.
4.
mec.
(duygu, tutku için)
Dinmek, yat›flmak:
Sana karfl› olan sev-
gim söndü.
sönük, -¤ü
ön a.
ve
a.
1.
Sönmüfl, söndü-
rülmüfl.
2.
mec.
Özellikleriyle kendini
gösteremeyen, göze çarpmayan, silik:
sönük bir adam.
soymuk
sönük
558
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 558
1...,548,549,550,551,552,553,554,555,556,557 559,560,561,562,563,564,565,566,567,568,...688
Powered by FlippingBook