turkce sozluk - page 554

lan sevginin, iste¤in, ilginin yok olmas›-
na neden olmak.
so¤utucu
ön a.
1.
So¤utma özelli¤i olan.
2.
Yiyecek ve içecekleri korumay›, so¤ut-
may› sa¤layan, s›cakl›¤› bir makineyle
ayarlanabilen, dolap biçimindeki araç;
buzdolab›.
3.
Bir makine yada mekanik
organa ›s›nmas›n› önlemek için tak›lan
düzenek.
sohbet
a. Ar.
1.
Dostça konuflarak hoflça
zaman geçirme; söylefli.
2.
ed.
Söylefli.
sohbet etmek
dostça konuflarak hoflça
zaman geçirmek, söyleflmek.
sokak, -¤›
a. Ar.
Bir yerleflim biriminde, iki
yan› evler, dükkânlar vb. ile çevrili, cad-
deden daha dar yol.
soket
a. ‹ng.
K›sa konçlu çorap.
sokmak
(-i)
1.
Bir fleyin, baflka bir fleyin
içine ya da aras›na girmesini sa¤lamak:
fiu cüzdan› cebine sok.
2.
Bir yere gir-
mesine izin vermek, içeri almak:
Bura-
ya, üye olmayanlar› sokmazlar.
3.
Sivri
bir fleyi bat›rmak, saplamak:
kaz›¤› top-
ra¤a sokmak.
4.
(böcek, ar›, zehirli bir
hayvan için) Is›rmak ya da i¤nesini ba-
t›rmak:
Akrep baca¤›n› sokmufl.
5.
Ya-
sak bir mal› gizlice getirmek ya da gö-
türmek:
Ülkeye kaçak mal sokarken ya-
kalanm›fl.
6.
mec.
Birini, bir toplulu¤u
bir eyleme sürüklemek:
Ülkeyi savafla
sokmufltu.
sokulgan
ön a.
Herkesle çok kolay iliflki
kuran, kendini k›sa sürede sevdiren.
sokulmak
(nsz., -le)
1.
Sokmak eylemine
konu olmak.
2.
Yanaflmak, yaklaflmak.
sokuflturmak
(-i, -e)
1.
Bir fleyi dar bir ye-
re zorlayarak ya da iterek sokmak.
2.
mec.
(sat›c› için) Kötü bir ürünü, kalite-
li ürünün aras›na koyarak al›c›ya sat-
mak.
3.
mec.
Konuflmas›n›n aras›na in-
citici, k›r›c› bir söz yerlefltirmek.
sol (I)
ön a.
1.
Vücutta kalbin bulundu¤u
tarafta olan:
sol kulak.
2.
a.
Bu tarafta
olan yön:
Soldan gidiniz.
3.
a.
‹lerici
görüflleri savunan siyasi ak›m.
sol, -lü (II)
a. Fr. müz.
1.
Gam (II) dizisin-
de “fa” ile “la” aras›ndaki ses.
2.
Bu se-
si gösteren nota iflareti.
solak, -¤›
ön a.
ve
a.
Yapt›¤› ifllerde daha
çok sol elini kullanan (kifli).
sol anahtar›
a. müz.
Bu notan›n hem ad›n›
hem de müzik ›skalas›ndaki yerini belir-
leyen anahtar.
sol bek, -¤i
a. sp.
Futbolda savunman›n en
solunda görev yapan oyuncu.
solcu
a.
ve
ön a.
Sol bir siyaseti benimse-
yen (kifli, örgüt, topluluk).
solfej
a. Fr. müz.
Notalar›n de¤erine göre
seslendirmeyi amaçlayan müzik çal›fl-
mas›.
solgun
ön a.
1.
Soluk renkli.
2.
Tazeli¤ini,
dirili¤ini ya da parlakl›¤›n› yitirmifl olan,
solmufl.
solist
a. Fr. müz.
Sesiyle ya da bir çalg›yla
solo yapan kifli.
sollamak
(nsz.)
(bir tafl›t için) Öndeki tafl›-
t›n solundan giderek önüne geçmek.
solmak
(nsz.)
1.
Rengini yitirmek.
2.
Taze-
li¤ini, dirili¤ini ya da parlakl›¤›n› yitir-
mek.
solo
a. (so’lo) ‹t. müz.
Bir kifli taraf›ndan
söylenen ya da çal›nan müzik eseri.
solucan
a. hayb.
Karada, sularda serbest
olarak ya da insan ve hayvanlarda asa-
lak olarak yaflayan, yuvarlak ve yass›
uzun kurtlara verilen genel ad.
soluk, -¤u (I)
a.
A¤›z ve burun arac›l›¤›yla
akci¤erlere çekilen ya da d›flar› at›lan
hava, nefes.
soluk kesici
afl›r› ölçüde
güzel olan ya da heyecan, korku veren.
soluk solu¤a
koflmaktan güçlükle solu-
yarak, s›k s›k soluyarak, nefes nefese.
soluk, -¤u (II)
a.
1.
(ten için) Canl›l›¤›n›,
do¤al ve sa¤l›kl› rengini yitirmifl olan:
soluk benizli.
2.
(›fl›k için) Parlak ya da
güçlü olmayan.
soluk borusu
a. anat.
G›rtla¤› bronfllarla
birlefltiren ve solunum s›ras›nda hava-
n›n geçmesine yarayan, yaklafl›k 12 cm
uzunlu¤unda boru.
so¤utucu
soluk borusu
554
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 554
1...,544,545,546,547,548,549,550,551,552,553 555,556,557,558,559,560,561,562,563,564,...688
Powered by FlippingBook