kümdar›n›n ülkesi.
sulu
ön a.
1.
‹çinde su bulunan, suyu olan:
Can›m sulu yemek istiyor.
2.
Su kat›la-
rak suland›r›lm›fl olan:
sulu ayran.
3.
Suyu çok olan:
sulu elma.
4.
a.
ve
ön a.
mec.
Yersiz flakalar yapan, söz ve dav-
ran›fllar›yla çevresindekileri rahats›z
eden (kifli).
sulu boya
a.
1.
Su ile kar›flt›r›larak kullan›-
lan boya.
2.
ön a.
Bu boyayla yap›lm›fl
(resim):
suluboya tablo.
sulu gözlü
a. mec.
Gözyafl›n› tutamayan,
olur olmaz her fleye hemen a¤layan.
suluk, -¤u
a.
1.
Kufl kafeslerinde su konu-
lan kap.
2.
t›p
Küçük çocuklar›n baflla-
r›nda, yer yer saç dökülmesi ve kabart›-
larla beliren bir deri hastal›¤›.
3.
Ö¤ren-
cilerin beslenme çantalar›na konan su
kab›.
4.
sp.
Yar›flç›lar›n su, çay ve mey-
ve sular› koymalar›na yarayan su kab›.
sulu sepken
be.
ve
ön a.
Ya¤murla kar›fl›k
biçimde (ya¤an):
Sulu sepken bir kar
ya¤›yor.
sumak, -¤›
a. Ar. bitb.
1.
Antep f›st›¤›giller-
den, s›cak bölgelerde yetiflen, kabu¤u
hekimlikte, yapraklar› dericilikte kullan›-
lan bir a¤aç.
2.
Bu a¤ac›n, ekflilik ver-
mek için dövülerek yemeklere kat›lan
mercimek büyüklü¤ündeki meyvesi.
suna
a.
Erkek ördek.
sunak, -¤›
a.
Tap›naklarda üzerinde kurban
kesilen, dinî tören yap›lan tafl masa.
sundurma
a.
1.
Ya¤murdan, rüzgârdan ya
da güneflten korunmak için yap›lan ve
arkas› bir duvara verilen çat›.
2.
hlk.
Üs-
tü kapal› balkon, evlerin önündeki tafll›k.
suni
ön a. (suni:)
Yapay, yapma.
sunmak
(-i, -e)
1.
Bir büyü¤e ya da incelik
gere¤i bir kimseye bir fley vermek, gön-
dermek; takdim etmek:
Bu kitab› size
sunmak istiyordum.
2.
Radyo ve tele-
vizyonda bir program›n sunuculu¤unu
yapmak:
hava durumunu sunmak.
sunta
a. (su’nta)
Do¤ramac›l›kta kullan›lan,
s›k›flt›r›lm›fl talafl ve yongadan yap›lm›fl
tahta.
sunu
a.
1.
Sunulan fley.
2.
Bir mal› piyasa-
ya verme, sürme; arz.
sunucu
a.
ve
öz. a.
Radyoda, televizyonda
ya da bir e¤lence yerinde program› su-
nan (kifli).
sunufl
a.
1.
Sunmak eylemi ya da biçimi.
2.
Kapsaml›, uzun bir konuflmadan önce
yap›lan tan›t›c› k›sa konuflma.
3.
Ön
söz.
suölçer
a. a. Fr.
Bir depodaki suyun yüksek-
li¤ini ölçmeye yarayan ayg›t, hidromet-
re.
sup
a. Fr.
Çikolata ile yap›lan bir çeflit tatl›.
supap, -b›
a. Fr.
Bir yay yard›m›yla gergin
tutulan ve yata¤›n düzlemine dik olarak
yapt›¤› gidip gelme harketiyle bir ak›fl-
kan›n geçiflini ayarlamaya yarayan ka-
pak.
sur
a. Ar.
Bir kentin ya da bir flatonun çev-
resine yap›lan yüksekçe kal›n duvar, ka-
le duvar›.
surat
a. Ar.
1.
tkz.
Yüz, çehre.
2.
Somurt-
kanl›k, as›k yüzlülük:
Bu saatte senin
surat›n› hiç çekemem.
sure
a. (su:re) Ar.
Kur’an’›n bölünmüfl ol-
du¤u 114 bölümden her biri.
suret
a. (su:ret) Ar.
1.
Görünüfl, biçim.
2.
Yaz› ya da resim kopyas›, nüsha.
3.
Bi-
çim, yol, tarz:
Bu suretle baflar›l› olabi-
lirsin.
susam
a. Ar. bitb.
1.
Susamgillerden, s›cak
bölgelerde yetiflen, beyaz çiçekli, otsu
bir bitki.
2.
Bu bitkinin küçük ve ya¤l›
tohumu.
susamak
(nsz.)
1.
Su içme gereksinimi
duymak.
2.
mec.
Çok istemek, özlemek:
bilgiye susamak.
su samuru
a. hayb.
Sansargillerden, iyi yü-
zen, daha çok bal›kla beslenen, tüyleri
koyu kahverengi olan, kürkü de¤erli, et-
çil bir hayvan.
susam ya¤›
a.
Susam tanelerinden elde
edilen ya¤.
suskun
ön a.
Çok az konuflan, sessiz ve sa-
sulu
suskun
563
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 563