¤erde, önemde alt s›rada, arkada oluflu
bildirir:
‹mza yetkisi müdürden sonra
bendedir.
son ses
a. dlb.
Bir sözcü¤ün ya da hecenin
sonundaki ses.
sonsuz
ön a.
1.
Sonu olmayan, ebedî:
Ev-
ren sonsuzdur.
2.
Ölçülemeyecek kadar
büyük, çok olan:
orman›n sonsuz yeflil-
li¤i.
3.
Sonu, s›n›r› olmayan fley:
Seni
sonsuza dek sevece¤im.
4.
a. mat.
Her
niceli¤i aflabilen de¤iflken nicelik.
sonsuzluk, -¤u
a.
1.
Sonsuz olma durumu.
2.
Gelecek zaman, ebediyet.
sonuç, -cu
a.
1.
Bir durumun, bir olay›n
do¤urdu¤u baflka bir durum ya da olay;
netice:
Bu iflin sonucunu tahmin edebil-
meliydiniz.
2.
Belli bir amaçla hareket
edildi¤inde ulafl›lan, elde edilen fley; ne-
tice:
Henüz kesin sonucu alamad›k.
3.
Bir karfl›laflmada, bir yar›flmada tak›m›n
ya da yar›flmac›n›n ald›¤› puan, say›;
netice:
Maç›n sonucunu bilmiyorum.
4.
Bir matematik iflleminin, bir problemin
çözümünün rakamla gösterilen verisi;
netice.
5.
ed.
Makale, deneme, söylefli
gibi yaz› türlerinde bitim bölümü.
so-
nuç olarak
k›saca, özetle.
sonuçlanmak
(-i)
Bir sonuca ulaflmak, so-
na ermek, bitmek, neticelenmek.
sonuçsuz
ön a.
Sonuç vermeyen, bir sonu-
ca ulaflmayan, neticesiz.
sonunda
be.
Bir dizi olaydan sonra:
So-
nunda çocuklar›na kavufltular.
sopa
a. (so’pa)
1.
Kal›n de¤nek.
2.
Dayak,
kötek.
soprano
a. (sopra’no) ‹t. müz.
1.
En ince
kad›n ya da genç erkek sesi.
2.
Sesi bu
nitelikte olan sanatç›.
3.
Bir çalg› toplu-
lu¤unda en ince sesleri veren müzik
araçlar›.
sorgu
a.
1.
Sormak eylemi.
2.
huk.
San›¤a
polis, savc›, yarg›ç taraf›ndan sorufltur-
man›n ayd›nlat›lmas› amac›yla sorular
sorulmas›.
sorguç, -cu
a.
1.
Baz› kufllar›n tepesinde
bulunan tüy demeti.
2.
Bafll›klar›n ön
taraf›na tak›lan tüy ya da püskül biçi-
minde süs.
sorgulamak
(-i)
Suç niteli¤indeki bir olay-
la ilgili olan kiflilere olay›n ayd›nlat›lma-
s› amac›yla sorular sormak.
sormak
(-i, -e, -den)
1.
Bir fley hakk›nda
bilgi almak ya da bir konudaki bilgisini
ölçmek için birine soru yöneltmek.
2.
Bir fleyin sorumlulu¤u birinin üzerinde
olmak:
Bu ifli senden sorarlar.
sorma
gitsin
çok kötü bir durum belirtir:
O ka-
dar hastay›m ki sorma gitsin.
sorti
a. Fr.
Savafl uçaklar›n›n gerçeklefltir-
di¤i savafl uçuflu görevi, ç›k›fl.
soru
a.
1.
Bilgi edinmek, bir fley ö¤renmek
amac›yla birine yöneltilen ve karfl›l›k
gerektiren söz ya da yaz›; sual.
2.
Bilgi-
sini ölçmek için ö¤renciye yöneltilen
söz ya da yaz›; sual.
soru ad›l›
a. dlb.
Adlar›n yerini soru yoluy-
la tutan ad›l:
Hangilerini istiyorsun? Ne-
yi ar›yor? Kimden söz ediyor?
soru cümlesi
a. dlb.
Soru tümcesi.
soru eki
a. dlb.
Tümcelere soru kavram›
veren ek:
O da geliyor mu?
soru iflareti
a. dlb.
Soru bildiren tümcele-
rin ya da sözlerin bafl›na konur (?):
Sa-
at kaçta gideceksiniz? Neredeymifl?
sorumlu
ön a.
ve
a.
Üzerine ald›¤› ifllerden
dolay› hesap vermek zorunda olan (ki-
fli).
sorumluluk, -¤u
a.
Bir iflten, bir görevden
sorumlu olma durumu; mesuliyet.
sorun
a.
1.
Çözümlenmesi, bir sonuca
ba¤lanmas› gereken durum, mesele,
problem.
2.
mec.
Kifliyi güç durumda
b›rakan, s›k›c› ve olumsuz durum; dert.
soru ön ad›
a. dlb.
Varl›klar› soru yoluyla
belirten ön ad:
Kaç kifli? Hangi ev? Ne-
redeki ma¤aza?
soru s›fat›
a. dlb.
Soru ön ad›.
soruflturma
a.
1.
Soruflturmak eylemi.
2.
Bir konuya ilflkin bilgileri, verileri topla-
mak için ilgililere sorular yöneltme.
3.
son ses
soruflturma
556
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 556