sönüm
a. fiz.
Bir sal›n›m hareketinde, gen-
li¤in çeflitli dirençlerin etkisiyle yavafl
yavafl azalmas›.
sörf
a. ‹ng. sp.
Denizde spor amac›yla kul-
lan›lan, insan ve rüzgâr gücüyle hareket
eden araç.
sövgü
a.
Hakaret amac›yla söylenen kaba,
çirkin söz; küfür.
sövme
a.ç
Sövmek eylemi, sövgü, küfür.
sövmek
(-e)
Hakaret amac›yla kaba, çirkin
sözler söylemek; küfretmek.
sövüp say-
mak
uzun uzad›ya söverek yermek.
söylem
a.
Bir düflüncenin sözlü ya da yaz›-
l› olarak anlat›lmas›.
söylemek
(-i, -e)
1.
Bildi¤ini, düflündü¤ünü
sözle anlatmak:
Beni sevdi¤ini söyle-
mifltin.
2.
Bir düflünceyi ileri sürmek,
ortaya atmak:
Bunu kimse söyleyemez.
3.
Bir fleyin yap›lmas›n› istemek:
Sana
gitmeni söylemifltim.
4.
fiark›, türkü
okumak:
Bir flark› da sen söyle.
5.
Bil-
dirmek, haber vermek:
Sak›n anneme
söyleme.
söylemesi kolay
bir ö¤üdün,
bir önerinin söylenmesinin kolay, ancak
uygulamas›n›n güç oldu¤unu belirtmek
için kullan›l›r.
söyleyece¤i (söyleyecek-
leri) olmak
herhangi bir konuda ileri
sürece¤i düflünceleri, elefltirileri olmak.
söylence
a.
Efsane.
söylenifl
a.
Söyleyifl, telaffuz.
söylenmek
(nsz.)
1.
Söylemek eylemi ya-
p›lmak.
2.
Ç›k›flmak, azarlamak, elefltir-
mek.
3.
Kendi kendine konuflmak.
söylenti
a.
A¤›zdan a¤›za dolaflan, kesinlik
kazanmam›fl, nereden kaynakland›¤› bi-
linmeyen haber; rivayet.
söylefli
a.
1.
Dostça karfl›l›kl› konuflma,
sohbet.
2.
ed.
Herhangi bir konuyu,
okuru s›kmadan günlük konuflma hava-
s› içinde anlatan yaz› türü; sohbet.
söyleflmek
(nsz., -le)
Karfl›l›kl› konuflmak,
sohbet etmek.
söylev
a.
Bir konuflmac›n›n, bir topluluk
karfl›s›nda yapt›¤› coflkulu ve etkili ko-
nuflma; nutuk.
söyleyifl
a.
Bir sözcü¤ün ses, hece, kal›nl›k
ve vurgu bak›mlar›ndan söylenme biçi-
mi; söylenifl; telaffuz.
söz
a.
1.
Duygu ve düflünceleri dile getir-
mek için söylenmifl sözcük ya da söz-
cük dizisi, laf, lak›rd›:
Sözlerine dikkat
et.
2.
Sözcük, kelime.
3.
Söylenti:
Orta-
l›kta dünden beri bir söz dolafl›yor.
4.
Bir müzik parças›n›n yaz›l› metni, güfte.
söz aç›lm›flken
üzerinde konuflulan ko-
nunun akla getirdi¤i bir düflünceyi söy-
lemek için kullan›l›r.
sözün k›sas›
sonuç
olarak, özetle.
söz birli¤i
a.
Anlaflma, ayn› görüflte olma.
söz birli¤i etmek
ayn› fleyleri söyleme-
yi ya da yapmay› kararlaflt›rmak.
sözcü
a.
Bir kurul, bir topluluk ya da bir ki-
fli ad›na, görüfl ve kararlar› bildirmek ve
savunmakla görevli kifli.
sözcük, -¤ü
a.
Anlam› ya da tümcede göre-
vi bulunan sesler ya da sesler toplulu¤u,
kelime, söz.
söz da¤arc›¤›
a.
Söz varl›¤›, kelime hazine-
si.
sözde
be.
1.
Söylendi¤ine göre, sözüm
ona, sanki:
Sözde iyi vakit geçirdik.
2.
ön a.
Gerçekte öyle olmay›p öyle bili-
nen:
sözde flair.
sözde özne
a. dlb.
Edilgen tümcede ifllevi
aç›s›ndan özne görünümünde olan nes-
ne.
söz dizimi
a. dlb.
Bir tümceyi oluflturan
sözcük türleri aras›ndaki iliflkileri incele-
yen dil bilgisi kolu, sözcük bilgisi.
sözel
a.
Söze iliflkin, sosyal bilgileri içeren.
söz gelimi
be.
Söz gelifli, örne¤in, mesela.
söz gelifli
be.
Bir düflünceyi aç›klamak ya
da do¤rulamak için bir örnek gösterile-
ce¤inde, o örne¤e girifl olarak söylenir;
söz gelimi; örne¤in; mesela.
sözleflme
a.
1.
Sözleflmek eylemi.
2.
huk.
Hukuksal bir sonuç do¤urmak amac›yla
iki ya da daha çok kiflinin ya da kurulu-
flun, bir konuda birbirlerine yaz›l› bir
metin üzerinde söz vermeleriyle gerçek-
sönüm
sözleflme
559
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 559