kin olan.
susmak
(nsz.)
1.
Konuflmas›n› kesmek ya
da konuflmaktan kaç›nmak.
2.
Ses ya
da gürültüyü kesmek.
3.
mec.
Tepki
göstermemek:
Halk bask›lar karfl›s›nda
susmufltu.
sus pay›
a.
Susmas›, karfl› gelmemesi ya da
bildi¤i bir s›rr› yaymamas› için birine ve-
rilen para.
suspus
ön a.
Susmufl, sinmifl.
suspus ol-
mak
susmak, sinmek.
susta
a. (su’sta) Yun.
Emniyet yay›.
sustal›
ön a. Yun.
Emniyet yay› olan:
susta-
l› b›çak.
susturmak
(-i)
1.
Susmas›n› sa¤lamak.
2.
Yapt›¤› davran›flla ya da verdi¤i karfl›l›k-
la bir kimseyi art›k söz söyleyemeyecek
duruma getirmek:
Herkesi susturdu.
3.
mec.
Etkisini, gücünü azaltmak, bast›r-
mak:
muhalefeti susturmak.
susturucu
a.
1.
Tepkili ya da patlamal› mo-
torlarda yanm›fl gazlar›n d›flar›ya boflal-
t›lmas›ndan do¤an gürültüyü önlemeye
yarayan ayg›t.
2.
Patlaman›n gürültüsü-
nü azaltmak için ateflli bir silah›n namlu
a¤z›na tak›lan ayg›t.
susuz
ön a.
1.
Suyu olmayan, suyu bulun-
mayan:
susuz bir çeflme.
2.
Suyu çok az
olan:
susuz bir portakal.
3.
Ya¤mursuz,
kurak geçen:
susuz yaz.
4.
Su içme ge-
reksinimi duyan.
5.
be.
Su olmadan, su
içmeden:
Susuz yaflanmaz ki...
su terazisi
a.
Suyun bas›nc›n› azaltarak
künklerin patlamas›n› önlemek amac›yla
belli aral›klarla yap›lm›fl, ayn› zamanda
depo ifllevi gören kule.
su topu
a. sp.
Özel olarak haz›rlanm›fl bir
havuzda, yedifler kiflilik iki tak›m aras›n-
da oynanan ve rakip kaleye gol atma te-
meline dayanan bir oyun.
su y›lan›
a. hayb.
Su y›lan›gillerden, su ke-
narlar›nda yaflayan bir sürüngen.
su yolu
a.
Künk ya da demir boru ile yap›l-
m›fl oluk, ark.
su yosunu
a. bitb.
Su yosunlar›ndan, genel-
likle su içinde yaflayan, köksüz, damar-
s›z, klorofilli bir bitki.
su yuvar›
a.
Su küre, hidrosfer.
süblimleflme
a. fiz.
Kat› bir maddenin, uy-
gun bas›nç ve s›cakl›k koflullar›nda s›v›
duruma geçmeden do¤rudan gaz duru-
muna dönüflmesi.
sübvansiyon
a. Fr.
Devletçe yap›lan para
yard›m›, destekleme.
sübyan
ç. a. Ar.
Çocuklar.
süet
a. Fr.
1.
Yumuflak, yüzü ince havl› bir
tür deri.
2.
ön a.
Bu deriden yap›m›fl
olan:
süet yelek.
süklüm püklüm
be.
Suç ifllemifl gibi utanç
ya da korku içinde ezilip büzülerek:
Bir
köflede süklüm püklüm oturuyordu.
sükse
a. Fr.
‹lgi çekmek için yap›lan abart›l›
davran›fl, gösterifl.
sükse yapmak
ilgi
çekecek bir durum yaratmak.
sükûnet
a. (sükû:net) Ar.
1.
Durgunluk, ha-
reketsizlik.
2.
Sakinlik, sessizlik.
3.
Ra-
hat, huzur.
sükût
a. (sükû:t) Ar.
Susma, sessizlik:
“Söz
gümüflse sükût alt›nd›r.”
-Atasözü.
sülale
a. (süla:le) Ar.
Soy.
sülfat
a. Fr. kim.
Sülfirik asidin tuzu ve es-
teri.
sülfür
a. Fr. kim.
Kükürdün baflka element-
lerle yapt›¤› birleflik.
sülfürik asit, -di
a. kim.
Suda çözünerek
büyük bir ›s› ortaya ç›karan, renksiz, ko-
kusuz bir s›v›.
sülük, -¤ü
a. hayb.
Tatl› sularda, denizlerde
ya da karada görülen, baz›lar› omurgal›-
larda asalak olarak yaflayan hayvan.
sü-
lük gibi
s›rnafl›k, yap›flkan (kifli).
sülün
a. hayb.
Sülüngillerden, uzun kuyruk-
lu, iri yap›l› bir kufl.
sülün gibi
boylu
poslu, sal›narak yürüyen (kad›n ya da
k›z).
sümbül
a. Far. bitb.
Zambakgillerden, park
ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetifltiri-
len, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü
renkli, çok y›ll›k, so¤anl› bir süs bitkisi.
sümen
a. Fr.
Üzerinde yaz› yazmaya, ara-
susmak
sümen
564
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 564