ni sürdürüyor.
süre
a.
Bir durumun, bir olay›n bafl› ile so-
nu aras›nda geçen zaman parças›; müd-
det.
süreç, -ci
a.
Bir fleyin yap›l›fl biçimini olufl-
turan ifllemler, eylemler dizisi:
üretim
süreci.
süregelmek
(nsz.)
Bafllang›c›ndan beri ay-
n› biçimde sürmek.
süre¤en
ön a.
Ne kadar sürece¤i belli ol-
maks›z›n sürüp giden, müzmin, kronik.
süre¤enleflmek
(nsz.)
Süre¤en bir durum
almak, müzminleflmek, kronikleflmek.
sürek, -¤i
a.
Bir fleyin devam etme süresi.
sürek av›
a.
Atl› ya da yaya avc›lar›n, ço-
¤unlukla yanlar›nda av köpekleri bulun-
du¤u hâlde topluca avlanmalar›.
sürekli
ön a.
Aral›ks›z olarak süren, devam-
l›.
sürekli ünsüz
a. dlb.
Akci¤erlerden gelen
havan›n kesintisiz ak›fl›yla oluflan ünsüz:
f, ¤, h, j, l, m, n, r, s, fl ,v, y, z.
süreksiz
ön a.
Aral›klarla süren, devams›z.
süreksiz ünsüz
a. dlb.
Akci¤erlerden gelen
havan›n ak›fl› s›ras›nda kesintiye u¤ra-
mas›yla oluflan ünsüz:
b, c, ç, d, g, k, p,
t.
süreli
ön a.
1.
Belirli aral›klarla yap›lan, ç›-
kan; periyodik:
süreli yay›n.
2.
Belli bir
süreye ba¤l› olan:
süreli bir program.
süreölçer
a.
Belirli bir iflin, bir ifllemin ya da
bir yar›flman›n süresini ölçmekte kulla-
n›lan bir araç; kronometre.
sürerlik, -¤i
a.
Sürüp gitme durumu.
sürerlik eylemi
a. dlb.
Süreklilik kavram›
veren birleflik eylem, eylem kök ve göv-
delerine “-e, -a” ekleri ve “kalmak, dur-
mak, gelmek” eylemleri getirilerek yap›-
l›r:
donakalmak (don-a-kalmak), yaza-
durmak (yaz-a-durmak), süregelmek
(sür-e-gelmek).
sürerlik fiili
a. dlb.
Sürerlik eylemi
süresiz
ön a.
Süresi belirli olmayan.
sürfile
a. Fr.
Kesilen bir kumafl›n kenar›na,
ipliklerin atmamas› için yap›lan çapraz
ve seyrek dikifl.
sürgen doku
a. bitb.
Bitkinin yaflam› bo-
yunca yeni hücreler oluflturabilen, yani
bitkinin büyümesini sa¤layan doku.
sürgü
a.
1.
Bir kap›n›n kapanmas›n› sa¤la-
mak için arkas›na yatay olarak yerlefltiri-
len ve yuvas›nda ileri geri sürülebilen
düzenek.
2.
Sürülmüfl bir tarlay› bast›r-
mak ve düzeltmek için kullan›lan bir ta-
r›m arac›.
3.
Yataktan kalkamayan has-
tan›n alt›na sürülerek tuvalet gereksini-
mini gidermeye yarayan kap.
sürgülemek
(-i)
1.
Sürgüsünü sürerek ka-
pamak.
2.
Sürgüyle bast›rarak düzelt-
mek.
sürgün
a.
1.
Ceza olarak belli bir yerde
oturtulan kiflinin durumu:
Bodrum’da
y›llarca sürgün olarak yaflad›.
2.
Bu du-
rumda olan kifli.
3.
Bu kiflinin sürüldü¤ü
yer.
4.
Filiz.
5.
‹shal.
sürme (I)
a.
1.
Sürmek eylemi.
2.
(masa ve
dolapta) Küçük çekmece.
3.
ön a.
Sürü-
lerek kullan›lan:
sürme kap›.
sürme (II)
a.
Kirpik diplerine sürülen siyah
boya.
sürmek
(-i, -e)
1.
Yönetip yürütmek, sevk
etmek:
Arabay› çok h›zl› sürüyordu.
2.
Önüne kat›p bir yerlere götürmek:
Ko-
yunlar› otla¤a sürdü.
3.
‹leri do¤ru it-
mek, uzatmak:
Belgeyi karfl›s›nda otu-
ran avukat›n›n önüne sürdü.
4.
Dokun-
durmak, de¤dirmek:
Heykellere elinizi
sürmeyiniz.
5.
Bir maddeyi bir yüzey
üzerine ince bir tabaka durumunda yay-
mak:
ekme¤ine ya¤ sürmek.
6.
Paray›
dolafl›ma sokmak:
Merkez Bankas›, Yeni
Türk Liralar›n› piyasaya sürdü.
7.
(-i)
Topra¤a tohum ekmek amac›yla pulluk
ya da sabanla ifllemek.
8.
(-i)
Herhangi
bir durum içinde bulunmak:
Mutlu bir
yaflam sürdü.
9.
Oturdu¤u yerden bafl-
ka bir yere göndermek:
Onu da taflraya
sürmüfllerdi.
10.
Bir mal› sat›fla sun-
mak:
Yak›nda yeni modelleri sürece¤iz.
11.
(nsz.)
Belli bir zaman aral›¤›nda ol-
süre
sürmek
566
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 566