turkce sozluk - page 567

mak:
Ameliyat iki saat sürdü.
12.
(nsz.)
Zaman almak:
Tart›flma çok uzun sürdü.
13.
(-i)
Belirtilen yafl içinde bulunmak:
Henüz on beflini sürüyor.
14.
(nsz.)
Bir
durumda olmaya devam etmek:
So¤uk
hava sürecekmifl.
sürüp gitmek
de¤ifl-
meksizin, eskiden nas›lsa öyle devam
etmek.
sürpriz
a. Fr.
Beklenmedik bir biçimde orta-
ya ç›kan flafl›rt›c›, üzücü ya da sevindiri-
ci olay.
sürtmek
(-i, -e)
1.
Bir nesneyi bast›rarak
baflka bir nesnenin üzerinden geçirmek.
2.
Dokundurmak.
3.
(nsz.) tkz.
Amaç-
s›zca orada burada dolaflmak.
sürtünme
a.
1.
Sürtünmek eylemi.
2.
fiz.
Yüzeyleri birbirinin üstüne gelerek biri
ya da her ikisi ötekine göre ters do¤rul-
tuda kayan iki cismin durumu.
sürtünmek
(nsz.)
Hareket durumundayken
bir fleye de¤mek.
sürtüflmek
(nsz., -le)
1.
Birbirine sürtün-
mek.
2.
mec.
Anlaflamamak.
sürü
a.
1.
Evcil ya da yaban›l hayvanlar top-
lululu¤u:
koyun sürüsü, kurt sürüsü.
2.
Bak›m› ve gözetimi bir ya da birkaç kifli-
ye verilmifl hayvanlar›n tümü:
Sürüye
kardeflim bak›yor.
sürücü
a.
1.
Bir motorlu kara tafl›t›n› süren
kifli, floför.
2.
Bir binek hayvan›n› ya da
bir hayvan›n çekti¤i arabay› süren kifli.
sürüklemek
(-i)
1.
Bir fleyi, bir kifliyi yerden
kald›rmadan iterek ya da çekerek bir ye-
re götürmek; sürümek:
Koca çuval› kal-
d›ramay›nca sürükledi.
2.
Önüne kat›p
götürmek:
Sel sular› arabalar›, evleri sü-
rüklemiflti.
3.
mec.
Birini, gücünü ya da
etkisini kullanarak bir yere götürmek ya
da bir ifli yapmaya zorlamak:
Kolundan
tuttu¤u gibi odas›na sürükledi.
4.
(-i, -e)
mec.
Birini, içinden ç›k›lmas› güç bir
duruma do¤ru götürmek:
Bu ifle beni
sen sürükledin.
5.
mec.
Güçlü bir ilgi
uyand›rarak peflinden götürmek:
Bu ki-
tap al›p sürüklüyor.
sürüklenmek
(-e)
1.
Sürüklemek eylemi
yap›lmak.
2.
(nsz.)
Gereksiz yere uza-
mak:
Bu ifl çok sürüklendi.
3.
Bir fley,
baflka bir fleyin hareketiyle, onunla bir-
likte hareket etmek:
Rüzgâr, plajdaki gü-
nefl flemsiyelerini sürüklüyordu.
sürükleyici
ön a.
Sürükleme niteli¤i olan, il-
giyi yo¤unlaflt›ran:
sürükleyici bir film.
sürüm
a.
1.
Bir ticaret mal›n›n h›zl› ve çok
miktarda sat›fl›.
2.
Bir paran›n geçer ol-
mas›, tedavül.
sürümek
(-i)
1.
Sürüklemek.
2.
(hafif fley-
ler için) Sürüklemek.
3.
Herhangi bir
nedenle güçlükle yürümek:
aya¤›n› sü-
rümek.
sürünceme
a.
Bir iflin sonuçlan›ncaya ka-
dar gereksiz yere u¤rad›¤› gecikmelerin
tümü.
süründürmek
(-i)
1.
Sürünmesine neden
olmak.
2.
mec.
Birinin güç durumda
kalmas›na yol açmak.
sürüngen
ön a.
ve
a.
1.
hayb.
Sürüngenler
s›n›f›ndan olan (hayvan).
2.
Yerde yay›-
lan ve bölümleri yatay olarak uzanan
(bitki).
sürüngenler
ç. a. hayb.
Omurgal›lardan;
suda ve karada yaflayabilen; y›lan, kap-
lumba¤a, kertenkele, timsah gibi yerde
sürünerek ya da yürüyerek ilerleyen
dört ayakl› s›n›f.
sürünmek
(nsz.)
1.
Karn›n›n üzerinde iler-
lemek:
Çocuklar, yerde sürünmeyin.
2.
(-e)
De¤mek, de¤erek geçmek:
Duvarla-
ra sürünmeyin.
3.
mec.
Kötü koflullarda
ya da yoksulluk içinde yaflamak:
Y›llar-
d›r sürünüyor.
Süryani
öz a. (sürya:ni) Ar.
Samilerin Ara-
mi kolunun do¤u bölümünden olan bir
topluluk ve bu topluluktan olan kifli.
süs
a.
1.
Bir fleyi süsleyen, bezeyen öge.
2.
Süsleme ve süslenme ifli.
süsleme
a.
1.
Süslemek, bezemek eylemi.
2.
Süsleri yerlefltirme biçimi ve sanat›.
süslemek
(-i)
Birtak›m katk›larla bir fleyin
daha güzel, daha hofl görünmesini sa¤-
sürpriz
süslemek
567
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 567
1...,557,558,559,560,561,562,563,564,565,566 568,569,570,571,572,573,574,575,576,577,...688
Powered by FlippingBook