korkuluktan afla¤› sarkt›. Kad›n›n karfl› kald›r›ma geçmesini
bekledi. Aralar› yine ayn› uzakl›kta aç›l›nca, yavaflça afla¤›
kay›p yeniden pefline düfltü. Kad›n, köprünün hemen hemen
tam ortas›nda durdu, adam da durup bekledi.
Çok karanl›k bir geceydi. Nehrin üzerini sis kaplam›flt›.
Sis, iskelelere ba¤lanan küçük gemilerin ›fl›klar›n›, daha sol-
gun ve belirsiz hâle getiriyordu. ‹ki yandaki iskeleli eski am-
barlarla, damlar›n, çat›lar›n yo¤un kitlesinden kasvetli karalt›-
lar yükseliyor; kendi hantal flekillerini bile yans›tamayacak
kadar kapkara suya somurtarak bak›yorlard›. Eski köprünün
dev bekçileri olan eski Saint Saviour (Sen Sevyur) Kilisesi’nin
cam kulesiyle, Saint Magnus (Sen Menyus)’un sipsivri ucu
karanl›kta seçiliyordu.
Saint Paul (Sen Pol) Kilisesi’nin a¤›r çan›, saatin on iki ol-
du¤unu haber veriyordu. Saat vural› iki dakika olmam›flt› ki,
yan›nda k›r saçl› bir bay bulunan genç bir bayan, köprünün az
ilerisinde bir arabadan indi. Arabay› gönderdikten sonra, köp-
rüye do¤ru yürüdü. Köprüye henüz ad›m atm›fllard› ki, Nancy
hemen onlara do¤ru yürüdü.
Telâflla:
– Burada olmaz, dedi. Herkesin gelip geçti¤i yolda sizinle
konuflmaya korkuyorum. Gelin fluraya... Ana yoldan ayr›la-
l›m, oradaki merdivenden iniverelim.
K›z›n iflaret etti¤i basamaklar, Surrey k›y›s›nda Saint Sa-
viour Kilisesi’nden yana, ›rma¤›n bir iskelesini meydana geti-
riyordu. Soldaki tafl duvar, süslü bir sütunla son buluyordu.
H›zl› ad›mlarla önce Charley geldi. Sütunun arkas›na geçti.
131
