815
        
        
          
            Trakya-Paflaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyyesi
          
        
        
          Müsaade buyurursan›z, tekrar ‹stanbul’a dönmek üzere, biraz da
        
        
          Edirne taraflar›ndaki duruma göz atal›m. fiimdiye kadar yapt›¤›m
        
        
          genel aç›klamalar s›ras›nda, yeri geldikçe Trakya’y› da teflkilât ve
        
        
          tasar›lar›m›z›n hiçbir vakit d›fl›nda tutmad›¤›m›z› anlatt›¤›m› san›r›m.
        
        
          Edirne ile olan iliflki ve haberleflmelerimiz, memleketin her yeriyle
        
        
          oldu¤u gibi devam ettirilmekteydi.
        
        
          Yap›lan haberleflmelerimizdeki dikkate de¤er baz› noktalar› yüksek
        
        
          heyetinize aç›klayarak bildirmek uygun olur:
        
        
          l’inci Kolordu Komutan› Cafer Tayyar Bey, 31 Aral›k 1919 tarihli pek et-
        
        
          rafl› bir raporunda, Trakya ve özellikle Bat› Trakya’da Yunanl›lar›n
        
        
          yapt›klar› iflleri ve girifltikleri teflebbüsleri pek güzel aç›kl›yordu. Bu
        
        
          ola¤anüstü çal›flmalara karfl› kendisinin gerekti¤i gibi tertibat
        
        
          alamad›¤›ndan flikâyet ediyordu.
        
        
          “Kolordusunun bu durumda ve ileride ortaya ç›kabilecek olaylar kar-
        
        
          fl›s›nda, görevini yapmaya imkân verecek bir durum almas›na
        
        
          General Milne’in müsaade etmedi¤inin, haberleflme sonunda anlafl›l-
        
        
          d›¤›n›” haber veriyordu (Belge: 246).
        
        
          General Milne’in tertibat almam›za müsaade etmeyece¤ine elbette
        
        
          flüphe yoktu. Bu aç›k gerçe¤i yaz›flma yoluyla anlamaya bilmem nas›l
        
        
          bir düflünce ve mant›kla kalk›fl›lm›flt›?
        
        
          Cafer Tayyar Bey’e 3 Ocak 1920 tarihinde verdi¤im talimatta, gönder-
        
        
          di¤imiz gizli yönetmeli¤e uyularak silâhl› birlikler kurulmas›n›
        
        
          yeniden hat›rlatt›m. “Askerî durumun de¤ifltirilmesi ile elde
        
        
          edilemeyen yararlar›n bu flekilde elde edilmesi gerekir” dedim (Bel-
        
        
          ge: 247).
        
        
          Harbiye Nâz›r› Cemal Pafla’ya da yine ayn› tarihte durumdan bah-
        
        
          sederek, Yunanl›lar›n Do¤u Trakya’da olsun, haz›rl›klar›na engel ol-
        
        
          mas›n› yazd›m (Belge: 248).
        
        
          Trakya Paflaeli Cemiyeti’nin gönderdi¤i raporlarda, gerekti¤i gibi
        
        
          teflkilât kurulamamakta oldu¤una iflaret ediliyor ve baz› yüksek
        
        
          dereceli memurlardan flikâyet ediliyordu (Belge: 249). Bu gibi
        
        
          memurlara, öteden beri baz› uyar›larda bulunuyordum (Belge: 250).
        
        
          As›l flikâyet Cafer Tayyar Bey’den gelmeye bafllad›. Örnek olarak,
        
        
          bununla ilgili olarak okuyaca¤›m flu mektup bir fikir verebilir
        
        
          san›r›m:
        
        
          
            Say›n Paflam,
          
        
        
          26.1.1920
        
        
          Arif Bey’in, Trakyal›lar hakk›nda söylediklerini do¤-
        
        
          rular›m. Trakya Cemiyeti maddî güçle desteklen-
        
        
          memifltir. Maalesef Cafer Tayyar hepimizi aldatm›fl.
        
        
          En küçük bir teflkilâtlanmaya girmemifl, bir tek tüfek-
        
        
          le bile silâhland›rma yolunu tutmam›flt›r. Cafer’i flah-
        
        
          s›n› düflünmekle suçlar›m. Bulgaristan olaylar›ndan
        
        
          da tamamen habersiz, tam bir gaflet içindedir.
        
        
          Son günlerde, Cafer’in, tümenlerine gönderdi¤i yaz›l›
        
        
          bir emir tesadüf eseri olarak elimize geçti. Yunan-
        
        
          l›lar›n yapt›klar›ndan ve niyetlerinden, bu durum
        
        
          karfl›s›nda, art›k Müdafaa-i Hukuk talimat› uyar›nca,
        
        
          millî teflkilâta bafllamak gerekirken, komutanlar›n bu
        
        
          konuda, subaylar vas›tas›yla halka yard›m edip et-
        
        
          memek hakk›ndaki düflüncelerini soruyor. Art›k
        
        
          düflününüz... Allah millî meselelerde aldatanlar› kah-
        
        
          retsin. Fakat aldanm›fl olanlara da çok yaz›k!
        
        
          Sonuç: Bulgar askeri Bat› Trakya’y› boflaltarak gitti¤i,
        
        
          befl on memurla 150-200 jandarmadan baflka kuvveti
        
        
          bulunmad›¤› halde, kendisinden ihtilâl ve savaflla
        
        
          vatan› savunmas›n› bekledi¤imiz Trakya bir fley
        
        
          yapamad›. Cafer bu durumun üzüntünü çekti mi bil-
        
        
          mem. Bu yüzden art›k Topçu ‹hsan’›, Baytar Rasim’i
        
        
          (zeki, hareketli, ölçülü, kendisine güvenilir bir ar-
        
        
          kadafl) teflkilât kurmak üzere Trakya’ya gön-
        
        
          derece¤iz. Buradan silâh da gönderece¤iz. Kör olas›
        
        
          Cafer, yaln›z bunlar› serbest b›raks›n. Gölge etmesin
        
        
          baflka ihsan istemeyiz.
        
        
          Edirne hatt›n›, ‹ngilizler, kendi askerleriyle teslim
        
        
          al›yor. Yunanl›lar Had›mköy, Çorlu, Lüleburgaz’da
        
        
          toplan›yor. Bulgaristan kaynafl›yor. Yunan eflk›yal›¤›
        
        
          artmakta, halk›n flikâyeti karfl›s›nda vali elini olufl-
        
        
          turmakta, Cafer âcizli¤ini göstermekte. Trakya’n›n,
        
        
          bolflevikli¤e karfl› yabanc› kuvvetlerin y›¤›nak yeri
        
        
          olmas›, Bulgarlar›n sald›r›lar›na u¤ramas› bek-
        
        
          lenebilir. Orada kuvvetli bir pençe ve beyin lâz›m. Ne
        
        
          Cafer, ne vali, bu iflin ehli de de¤illerdir, fedakâr da
        
        
          de¤illerdir. ‹flte durum budur. Ben bunlarla çok u¤-
        
        
          rafl›yorum. Geçen gün bir flifrenizi alm›fl, pek üzül-
        
        
          müfl ve flifre ile aç›klama rica etmifltim. Cevap
        
        
          alamad›m. Paflam, flahsî bir siyaset güttü¤ümü mü
        
        
          zannediyorsunuz? Yoksa maksad› kavrayamayacak,
        
        
          durumu etrafl› olarak anlayamayacak ahmaklardan
        
        
          oldu¤umu mu zannediyorsunuz? Her iki durumu da
        
        
          protesto ederim. ‹nanc›m ve gayem birdir. Hiç flafl-
        
        
          madan yürüyorum. Yaln›z, baflka bir fley düflünüyor
        
        
          da bana söylemek istemiyorsan›z, ona bir fley
        
        
          demem. Aç›kça bildirmenizi rica ederim. Sert ve
        
        
          azarlay›c› sözlere son derece üzülürüm. Bu, beni
        
        
          çal›flmaktan al›koymaz. Beni muhalefete geçirmez.
        
        
          Fakat, arada pekâlâ bir kiflilik meselesi do¤urabilir.
        
        
          Buna dikkatinizi çeker, bir gerçek ortaya ç›kmadan
        
        
          ve benim neler çekti¤imi anlamadan teflebbüslerde
        
        
          bulunmaman›z›n, mevkiinizden beklenen ve hiç ih-
        
        
          mal götürmeyecek olan incelik ve yumuflakl›k gere¤i
        
        
          oldu¤unu,
        
        
          flurac›kta
        
        
          belirtmeme
        
        
          müsaade
        
        
          buyurunuz. Sayg›lar›m› sunar, baflar›lar dilerim
        
        
          Paflam.
        
        
          
            Vas›f
          
        
        
          Efendiler, Edirne’den gelen yaz›lardan ve raporlardan, bence, yanl›fl
        
        
          bir görüfl takip edildi¤i anlafl›l›yordu. fiimdi okunan mektupta da bu
        
        
          yanl›fl görüflün benimsendi¤ini gösteren cümleler vard›r. Bu yanl›fl
        
        
          tutumu düzeltmek için, öteden beri belirtilen görüfllerimizi, 3 fiubat
        
        
          1920 tarihinde Cafer Tayyar Pafla’ya ve ‹stanbul’da Rauf Bey’e bir kez
        
        
          daha bildirdim.
        
        
          Tekrar etti¤im görüfl fluydu:
        
        
          Do¤u ve Bat› Trakya’n›n millî bir bütün olarak tasavvur ve ifadesi
        
        
          do¤ru bir politika de¤ildir. Do¤u Trakya, itiraz ve tart›flma kabul et-
        
        
          mez flekilde yurdumuzun bir parças›d›r. Bat› Trakya ise, bir antlaflma
        
        
          ile daha önce terkedilmifl olan bir bölgedir.
        
        
          Olsa olsa, Do¤u Trakya, Bat› Trakya’n›n kurtar›lmas›na çal›flanlar›n
        
        
          bir hareket üssü olabilir.
        
        
          Do¤u ve Bat› Trakya’n›n birli¤i üzerinde ›srarla direnmek, Do¤u Trak-
        
        
          ya üzerinde de baz› iddialar›n ileri sürülmesine yol açabilir.
        
        
          Bulgarlar›n da Adalar Denizi’nde iktisadî bir ç›k›fl kap›s› istemeleri,
        
        
          üzerinde ayr›ca düflünülmeye de¤er. Bulgaristan için de bu bak›m-
        
        
          dan gayret sarfedilmelidir (Belge: 251).
        
        
          Cafer Tayyar Pafla da, memurlardan, ileri gelenlerden ve halktan
        
        
          flikâyet ediyordu. 7/8 Mart 1920 tarihli bir flifresinde, “Bizde halk, her
        
        
          ▲
        
        
          TRAKYA CEPHES‹ — BATI TRAKYA
        
        
          
            ATATÜRK’ÜN
          
        
        
          
            ANLATIMIYLA
          
        
        
          
            NUTUK’TA