451
• yüzünden akmak:
Hangi durumda oldu¤u yüzünden anlafl›lmak.
Öfkesi yüzünden ak›yordu.
• yüzünden düflen bin parça olmak:
Can s›k›nt›s› nedeniyle yüzü as›k olmak.
Ne oldu, yüzünden düflen bin parça?
• yüzünden kan damlamak:
Yüzünün renginden o kimsenin çok sa¤l›kl› oldu¤u bel-
li olmak.
Onun yüzünden kan daml›yor.
• yüzünden okumak:
Bir durumu o kiflinin yüzünden anlamak.
Ne yapmak istedi¤in yüzünden okunuyor.
• Yüzüne bak›l›r:
Güzelce, çirkin say›lmaz, anlam›nda söylenir.
Yüzüne bak›l›r bir insand›.
• yüzüne (bir daha) bakmamak:
1.
Bir kimseye k›rg›nl›k duymak, dar›lmak.
Onun yüzüne bir daha bakmam.
2.
Bir kimseyle ya da bir fleyle ilgilenmemek, önem ver-
memek.
O kitab›n yüzüne bir daha bakmad›.
• yüzüne bakmaya k›yamamak:
Bir kimseyi pek çok güzel bulmak.
Kimse onun yüzüne bakmaya k›yam›yordu.
• yüzüne gözüne bulaflt›rmak:
Bir ifli gerekti¤i biçimde becerememek.
B›rak flunu, yüzüne gözüne bulaflt›rd›n.
• yüzüne gülmek:
Dostmufl gibi görünmek.
O herkesin yüzüne güler.
Deyimler/447-464 21/07/2010 21:17 Page 451
