444
• yolunu yapmak (bir iflin):
Bir ifli olumlu sonuçland›racak çal›flmay› yapmak.
Akflam d›flar› ç›kabilmenin yolunu yapmas› gerekiyordu.
• yolu (yollar›) tutmak:
Yoldan geçmek isteyenleri b›rakmamak.
Olay nedeniyle polis yollar› tutmufltu.
• yol üstü:
Yan›ndan yol geçen.
Evleri yol üstündeydi.
• yol vermek:
1.
Geçmesine izin vermek.
Trafik polisi önce yayalara yol verdi.
2.
‹fline son vermek.
S›ra ona gelmiflti, ona da yol verdiler.
• yol yak›nken:
Sezilen ya da beliren kötü duruma düflmeden.
Yol yak›nken bu iflten vazgeçelim.
• yol yordam:
Davran›fl kurallar›.
Yol yordam bilmeyen bir adamd›.
• Yorgan gitti, kavga bitti:
Anlaflmazl›k konusu olan fley ortadan kalk›nca çekiflme
kalmad›, anlam›nda söylenir.
Anneleri televizyonu kapad›; böylece yorgan gitti, kav-
ga bitti.
• yorgun arg›n:
Çok yorulmufl, gücü kalmam›fl olarak.
Eve yorgun arg›n dönmüfltü.
• yorgunluk (yorgunlu¤unu) ç›karmak:
U¤raflt›¤› iflten, yorgunlu¤unu unutturan sevinçli bir so-
nuç almak.
O ifle çok emek vermiflti, ama yorgunlu¤unu ç›karm›flt›.
Deyimler/426-446 21/07/2010 21:17 Page 444