49
• aln›n›n ak› ile:
Utan›lacak bir duruma düflmeden, onuruyla, baflar›yla.
O, girdi¤i her iflten aln›n›n ak›yla ç›kar.
• aln›n›n kara yaz›s›:
Kötü yazg›s›, kötü talihi.
Yine baflaramad›m. Aln›m›n kara yaz›s› böyleymifl.
• Al takke
(*)
, ver külah
(**)
:
1.
Aralar›ndaki senli benli iliflkiyi sürdürerek.
Al takke, ver külah, zaman geçirirlerdi.
2.
Uzun çekiflmelerden sonra.
Al takke, ver külah, sonuçta benim dedi¤im olmufltu.
• alt alta, üst üste:
Bo¤uflur bir durumda.
Alt alta, üst üste s›raya girmeye çal›fl›yorduk.
• alt etmek:
Üstünlük sa¤lamak, s›rt›n› yere getirmek.
Rakibini k›sa zamanda alt etmiflti.
• alt› kaval, üstü fliflhane:
Birbirine uyumlu olmayan iki fleyin bir arada bulunmas›
durumunda kullan›l›r.
Öyle giyinmifl ki alt› kaval, üstü fliflhane.
• alt›n bilezik:
Para kazand›ran meslek ya da sanat.
Onun alt›n bilezi¤i var, aç kalmaz.
• alt›nda kalmamak:
Gördü¤ü iyili¤in ya da kötülü¤ün karfl›l›¤›n› vermek.
Bunun alt›nda kalmam›fl, bisikletini onarmada ona yar-
d›m etmiflti.
(*) takke:
Bir tür bafll›k.
(**) külah:
Eskiden erkeklerin giydi¤i ucu sivri bafll›k.
Deyimler/046-056 21/07/2010 21:05 Page 49