45
• Al gülüm, ver gülüm:
Bir fley istendi¤inde karfl›l›¤›nda da bir fley verilir, anla-
m›nda kullan›l›r.
Al gülüm, ver gülüm. ‹liflkimiz iflte böyleydi.
• al›c› gözüyle bakmak:
Alacakm›fl gibi iyice gözden geçirmek.
O eve niçin al›c› gözüyle bakt›n›z?
• al›ml› çal›ml›:
Gösteriflli, güzel.
Al›ml› çal›ml› bir otomobildi.
• al›n teri (dökmek):
Emek (vermek).
O dükkân› adam etmek için çok al›n teri dökmüfltü.
• al›n yaz›s›:
Yazg›, kader, talih.
Al›n yaz›mda onu bir kez daha görmek varm›fl.
• al›p verece¤i olmamak:
Bir kimseyle hiçbir iliflkisi olmamak.
Onun gibi dalavereci biriyle senin bir al›p verece¤in
olamaz.
• al›p verememek:
Anlaflamamak, geçinememek.
Benimle al›p veremedi¤in nedir?
• al›p yürümek:
K›sa zamanda çok yol almak, ço¤almak.
O mu? Al›p yürüdü, yeni bir fabrika daha açt›.
• al›flverifli kesmek:
Bir kimseyle ilgisi kalmamak, art›k görüflmemek.
Beni k›zd›rd›¤› için onunla al›flverifli kestim.
Deyimler/035-045 21/07/2010 21:05 Page 45
