gecikmek
(nsz.)
Bir ifli kararlaflt›r›lan za-
mandan sonra yapmak, geç kalmak.
geç
be.
1.
Karallaflt›r›lan, beklenen ya da
al›fl›lan zamandan sonra.
2.
ön a.
Belir-
li bir zamandan sonra olan:
Geç vakte
kadar uyuyamad›m.
geç kalmak
gecik-
mek.
geç olmak
vakit ilerlemifl olmak.
geçe
be.
Belirtilen saati kaç dakika geçti¤i-
ni anlatmak için kullan›l›r:
Saat onu yir-
mi geçe buluflal›m.
geçen
ön a.
1.
(gün, hafta, k›fl gibi zaman
belirten sözcüklerle) Bir önceki:
geçen
hafta.
2.
Belirsiz bir süre önce:
Geçen
gün bana u¤ram›flt›.
geçende
be.
Kesinli¤i bilinmeyen ancak
yak›n bir zaman önce:
Geçenlerde onu
gördüm.
geçerli
ön a.
1.
Yürürlükte bulunan, kulla-
n›lan:
Bu yasa bugün de geçerli.
2.
mec.
Be¤enilen:
Geçerli bir meslek
edinmiflti.
geçici
ön a.
1.
Kal›c› olmayan:
Geçici bir
çözüm bulmuflsun.
2.
K›sa ve belirli bir
süre için olan:
geçici yönetim.
3.
Bula-
flan, bulafl›c›.
geçim
a.
1.
Yaflamak için temel gereksi-
nimlerin karfl›lanmas›, geçinme.
2.
An-
laflma, uyuflma.
geçim derdi
a.
Geçim s›k›nt›s›.
geçim kap›s›
a.
Geçim için gerekli kazan-
c›n sa¤land›¤› ifl yeri.
geçim s›k›nt›s›
a.
Geçinmede çekilen güç-
lük.
geçinmek
(nsz.)
1.
Yaflamak için temel ge-
reksinimleri karfl›lamak:
Emekli maafl›y-
la geçiniyoruz.
2.
(-le)
Uzlaflmak, anlafl-
mak:
Arkadafl›yla iyi geçinirdi.
3.
(-den)
Gereksinimlerini baflkalar›ndan sa¤la-
mak:
Y›llarca arkadafl›ndan geçindi.
4.
(yar.)
Taslamak, öyle oldu¤u izlenimini
vermek:
sanatç› geçinmek.
geçirgenlik, -¤i
a.
1.
fiz.
Baz› cisimlerin iç-
lerinden gaz, s›v›, ak›m vb. geçirme
özelli¤i.
2.
yerb.
Kayaçlar›n s›v›lar›n ge-
çebilmesine karfl› elverifllili¤i.
geçirim
a. fiz.
Dalgalar›, titreflimleri, ener-
jiyi bir yerden baflka bir yere ileten orta-
m›n özelli¤i.
geçirmek
(-i, -e, –den)
1.
Geçmek eylemi-
ni yapt›rmak, geçmesini sa¤lamak:
Bu
ilaç bafl a¤r›m› geçirdi.
2.
Bir fleyin bir
yerden baflka bir yere götürmek:
San-
dal› karfl› k›y›ya geçirdi.
3.
Tespit et-
mek, yazmak:
Notlar›n› defterine geçir-
di.
4.
(-i)
Yola ç›kan birini u¤urlamak,
yolcu etmek:
Onu otobüse kadar geçir-
dim.
5.
Giymek, giyinmek:
Üstüne bir
fley geçir, hava so¤uk.
6.
Yaflamak,
oturmak, kalmak:
Marmaris’te birkaç
gün geçirece¤im.
7.
(-i)
U¤ramak, ya-
flam›fl olmak:
Kötü bir kaza geçirdik.
8.
(-i, -e)
Yerlefltirmek, takmak:
Yast›¤a k›-
l›f› geçirdi.
9.
Bulaflt›rmak:
Sonunda
nezlesini bana geçirdi.
10.
Bir gereksin-
meyi eldeki olanakla sa¤lamak:
Önü-
müzdeki ay› bu parayla nas›l geçirece-
¤im?
11.
Yapmak, etmek:
s›navdan ge-
çirmek, muayeneden geçirmek.
geçifl
a.
1.
Geçmek eylemi ya da biçimi:
Fener alay›n›n sokaktan geçiflini izledik.
2.
Bir durumdan baflka bir duruma geç-
me:
AB’ye üye olmak için geçifl dönemi
çok s›k›nt›l› olacak.
geçiflli eylem
a. dlb.
Nesne alan eylem,
geçiflli fiil:
içmek (sütünü içmek), dol-
durmak (barda¤› doldurmak).
geçiflli fiil
a. dlb.
Geçiflli eylem.
geçiflsiz eylem
a. dlb.
Nesne almayan ey-
lem, geçiflsiz fiil:
susmak, düflmek, gül-
mek.
geçiflsiz fiil
a. dlb.
Geçiflsiz eylem.
geçifltirmek
(-i)
Üzerinde fazla durmamak,
savuflturmak:
Sorular› geçifltirdi.
geçifl üstünlü¤ü
a.
Cankurtaran, itfaiye ve
güvenlik araçlar›na trafikte tan›nan yolu
öncelikle kullanma hakk›.
geçit, -di
a.
1.
Geçmeye yarayan yer:
üst
geçit.
2.
co¤.
‹ki da¤ aras›ndaki dar ve
uzun yol.
geçit töreni
a.
Özel günlerde bir toplulu-
gecikmek
geçit töreni
270
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 270