turkce sozluk - page 274

nenin alt›nda oluflan tombulluk.
gerdanl›k, -¤›
a.
Kolye.
gerdek, -¤i
a. Far.
Dü¤ün gecesi gelinle
güveyin yaln›z kald›klar› oda.
gerde¤e
girmek
(gelin ve güvey) dü¤ün gecesi
bir odada yaln›z kalmak.
gereç, -ci
a.
Bir fleyi yapmak için gerekli
her türlü malzeme, materyal.
gerek, -¤i
a.
1.
Bir fleyin yap›labilmesinin,
olabilmesinin ba¤l› oldu¤u (fley); laz›m:
Baflar›l› olmak için çal›flmak gerek.
2.
Bir olas›l›¤› belirtir:
Hasta olsa gerek.
3.
Lüzum, icap:
Ö¤rencili¤in gereklerini
yerine getirmelisin.
4.
ba¤.
Eflitlik, bir-
liktelik anlamlar› katarak tümcede söz-
cükleri ve sözcük öbeklerini birbirine
ba¤lar:
Gerek annem gerek babam bana
her konuda yard›mc› olur.
gerek olmak
gerekmek.
gerekçe
a.
1.
Bir fleyin, bir eylemin dayan-
d›¤› neden:
‹flinden ayr›lman›z›n gerek-
çesini ö¤renebilir miyim?
2.
huk.
Bir
mahkeme karar›n›n dayand›¤› yasal ve
hukuksal nedenler.
gerekli
ön a.
Olmas›, yap›lmas›, bulunma-
s› gereken:
Gerekli çabay› göstermeli-
sin.
gereklik, -¤i
a.
Gerek olma durumu, lü-
zum, icap.
gereklik kipi
a. dlb.
Gereklilik kipi.
gereklilik, -¤i
a.
Gerekli olma durumu.
gereklilik kipi
a. dlb.
Bir eylemin yap›lma-
s›n›n gerekli oldu¤unu bildiren kip; “-
meli (-mal›)” ekiyle kurulur; gereklik ki-
pi:
almal›y›m, almal›s›n, almal›, almal›-
y›z, almal›s›n›z, almal›lar.
gerekmek
(nsz.)
Bir fleyin gerçekleflmesi,
yap›lmas› bir fleye ba¤l› olmak, gerek
olmak, laz›m olmak, icap etmek:
Özür
dilemen gerekmez.
gerekseme
a.
Gereksinim, gereksinme, ih-
tiyaç.
gereksemek
(-i)
Gereksinmek, ihtiyac› ol-
mak.
gereksinim
a.
‹nsan› gerek duydu¤u bir
fleye yönelten duygu, gereksinme, ge-
rekseme, ihtiyaç:
tatil gereksinimi.
gereksinme
a.
Gereksinim, gerekseme, ih-
tiyaç.
gereksinmek
(-e)
Gerek olmak, gerekse-
mek, ihtiyac› olmak.
gergedan
a. Far. hayb.
Gergedangillerden,
s›cak ülkelerde yaflayan, yüzünün orta-
s›nda bir ya da iki boynuzu bulunan, ka-
l›n derili, otçul memeli hayvan.
gergin
ön a.
1.
Gerilmifl durumda olan:
gergin ip.
2.
mec.
Huzursuz, sinirli, ge-
rilimli:
Toplant›da gergin bir hava vard›.
gerginleflmek
(nsz.)
Gergin bir duruma
gelmek:
‹ki kardefl aras›ndaki iliflki ger-
ginleflti.
gerginlik, -¤i
a.
Gergin olma durumu, ge-
rilim.
geri
a.
1.
Herhangi bir yere göre daha ar-
kada olan yer; bir fleyin sonra gelen bö-
lümü; arka; art:
Market geride kald›.
2.
Arta kalan:
Kalemlerimin ço¤u kaybol-
du, geriye üç tane kald›.
3.
Bundan bafl-
kas›:
Sen baflvurunu yap, gerisini ben
hallederim.
4.
Bir iflin, bir olay›n sona
kalan bölümü; son:
Siz art›k b›rak›n, ge-
risini ben yapar›m.
5.
ön a. (saat için)
Gerçek zamandan daha önceki zaman›
gösteren:
Saatim befl dakika geri.
6.
ön
a. mec.
Gerekli ilerlemeyi, geliflmeyi
gösteremeyen:
Sanayisi geri bir ülkedir.
gerici
ön a.
ve
a.
Yenileflmeye karfl› ç›kan,
eski düzeni isteyen, dar görüfllü ve tu-
tucu kifli ya da görüfl.
gericilik, -¤i
a.
Gerici olma durumu, irtica.
geri kafal›
a.
ve
ön a.
Yenilikleri istemeyen,
eskiye ba¤l›.
gerilemek
(nsz.)
1.
Geriye çekilmek:
Bir-
kaç ad›m geriledi.
2.
Daha afla¤› dere-
ceye düflmek:
Faiz oranlar› geriledi.
3.
(hastal›k için) Etkisi azalmak, iyileflme-
ye do¤ru gitmek.
4.
mec.
Bir tepki kar-
fl›s›nda kat› tutumundan vazgeçmek.
gerilim
a.
1.
fiz.
‹ki ucundan ters yanlara
çekilen bir telin her noktas›nda o iki gü-
gerdanl›k
gerilim
274
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 274
1...,264,265,266,267,268,269,270,271,272,273 275,276,277,278,279,280,281,282,283,284,...688
Powered by FlippingBook