turkce sozluk - page 273

genelkurmay
a.
Yurt savunmas›n› yürüt-
mekle görevli, bar›flta ordunun e¤itim
ve donat›m›n› sa¤layan, savaflta yöneti-
mini düzenleyen silahl› kuvvetlerin en
yüksek makam›.
genel kurul
a.
Bir kuruluflun en yüksek ka-
rar organ›.
genellemek
(-i)
Varl›klar ya da olaylar ara-
s›ndaki ba¤lant›lar› genel bir düflüncede
toplamak.
genellikle
be.
Genel olarak, büyük bir ço-
¤unlukla:
Genellikle erkenden uyurum.
general, -li
a. Alm.
Kara ve hava kuvvetle-
rinde albayla mareflal aras›nda yer alan
yüksek rütbeli subaylara verilen genel
ad.
genetik, -¤i
a. Alm. dirb.
Kal›t›m bilimi.
genifl
ön a.
1.
Eni çok olan:
genifl sokak.
2.
Alan›, hacmi büyük olan:
genifl bir sa-
lon.
3.
mec.
Dar s›n›rlar içinde kalma-
yan, kapsam› büyük olan:
Genifl kitlele-
re sesini duyurmak istiyordu.
4.
mec.
Kolay kolay tasalanmayan, rahat:
Genifl
bir adamd›.
genifl aç›
a. mat.
Ölçüsü 90 dereceden bü-
yük ve 180 dereceden küçük olan aç›.
genifllik, -¤i
a.
1.
Genifl olma durumu.
2.
En.
genifl ünlü
a. dlb.
Alt çenenin aç›lmas›yla
oluflan ünlü:
a, e, o, ö.
genifl zaman
a. dlb.
Eylemin yap›ld›¤›n›,
yap›lmakta oldu¤unu ya da yap›laca¤›n›
bildiren zaman; genifl zaman kipi “-(i)r”
ekiyle kurulur:
uyur (uyu-r), sorars›n
(sor-ar-s›n).
geniz, -nzi
a.
A¤›z ve burun bofllu¤unun
arka bölümü.
genleflmek
(nsz.) fiz.
Is› etkisiyle hacmi
büyümek.
gensoru
a. (ge’nsoru)
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir grup milletvekili taraf›n-
dan verilen önerge üzerine, hükûmet ya
da bir bakan hakk›nda soruflturma aç›l-
mas› ve salt ço¤unluk sa¤lan›rsa bunla-
r›n düflürülmesini sa¤layan denetim
yetkisi.
geometri
a. Fr.
1.
Nokta, çizgi, aç›, yüzey,
flekil ve cisimlerin özelliklerini, birbirle-
riyle olan iliflkilerini inceleyen matema-
tik dal›.
2.
Bu konu ile ilgili ders ya da
kitap.
gerçek, -¤i
ön a.
1.
Bir nesne, bir durum
ya da bir nitelik olarak var olan; hakiki:
Bu film gerçek bir olaya dayan›yor.
2.
Sahte olmayan, sahici:
gerçek alt›n.
3.
Yalan olmayan, do¤ru:
gerçek haber.
4.
Temel, bafll›ca, as›l:
gerçek tehlike.
5.
a.
Somut ve nesnel olarak var olan:
So-
nunda gerçeklerle yüz yüze gelmiflti.
gerçekçi
ön a.
ve
a.
Gerçe¤i gören ve ona
göre davranan ya da gerçe¤e uygun
olarak yap›lan, realist:
gerçekçi bir
adam.
gerçekçilik, -¤i
a.
1.
Gerçe¤i göz önünde
tutan, gerçeklerden hareket eden, bir
gerçeklik duygusundan kaynaklanan tu-
tum ve davran›fl; realizm.
2.
Gerçe¤i ol-
du¤u gibi yans›tmaya çal›flan edebiyat
ve sanat ak›m›, realizm.
gerçekleflmek
(nsz.)
Gerçek duruma gel-
mek:
Tüm isteklerim gerçekleflti.
gerçeklik, -¤i
a.
Gerçek olan, var olan fley-
lerin tümü, hakikat, realite.
gerçek say›
a. mat.
Bir eksen üzerindeki
bir noktan›n yerini belirlemeye yarayan
say›.
gerçekten
be. (ge’rçekten)
Gerçek olarak,
sahiden, hakikaten:
Gerçekten güzel bir
oyundu.
gerçeküstü
a.
Gerçe¤i aflan, gerçe¤in öte-
sine geçen.
gerçeküstücülük, -¤ü
a.
Gerçekle ba¤›n›
kesip kendince bir gerçek yaratmak
amac›n› güden edebiyat ve sanat ak›m›,
sürrealizm.
gerçi
be. (ge’rçi) Far.
Her ne kadar, ise de:
Gerçi pek bofl zaman›m yok, ama yine
de u¤rar›m.
gerdan
a. Far.
1.
Boynun ön taraf›.
2.
Çe-
genelkurmay
gerdan
273
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 273
1...,263,264,265,266,267,268,269,270,271,272 274,275,276,277,278,279,280,281,282,283,...688
Powered by FlippingBook