turkce sozluk - page 398

görevli kifli.
korugan
a
. A¤aç gövdeleriyle yap›lm›fl,
çevresinde kaz›l› çukurlar bulunan, ko-
runmaya uygun kare biçimindeki ev.
koruk, -¤u
a.
Henüz olgunlaflmam›fl ekfli
üzüm.
koruluk, -¤u
a.
Koru durumundaki s›k
a¤açl›kl› yer.
koruma
a.
1.
Korumak eylemi.
2.
Saklama,
muhafaza, himaye, müdafaa.
3.
Koru-
ma görevlisi.
korumak
(-i, -den
)
1.
Birini, bir fleyi tehli-
kelerden uzak tutmak, muhafaza etmek:
Çocuklar›n›z› bulafl›c› hastal›klardan ko-
ruyunuz.
2.
Birini desteklemek, kolla-
mak, himaye etmek:
Suçu üstüne ala-
rak arkadafl›n› korumufltu.
3.
(-den
)
Tehlikeye karfl› savunmak, denetimi al-
t›nda tutmak, müdafaa etmek:
Düfl-
manlardan yurdumuzu koruyal›m.
4.
Tehlikeli, zararl› durumlar› önlemek:
‹laçlar› s›caktan koruyunuz.
5.
mec
. Bir
durumun, bir niteli¤in, bir görünümün
ayn› biçimde kalmas›n› sa¤lamak:
gençli¤ini korumak, umudunu koru-
mak.
6.
mec. Süregelen bir durumun
de¤iflikli¤e u¤ramas›n› engellemek:
ge-
lenekleri korumak.
7.
mec
. Bir etkinli¤i
mali aç›dan desteklemek, geliflmesine
katk›da bulunmak:
tiyatroyu korumak.
korunak, -¤›
a
. Korunmak, saklanmak için
yap›lm›fl yap›, ma¤ara vb. bir yer.
korunmak
(nsz.)
1.
Korumak eylemine ko-
nu olmak.
2.
Kendini tehlikeden zarar
görecek bir durumdan sak›nmak.
koruyucu
a
. ve
ön a.
1.
Birini koruyan, gö-
zeten ; gözetici; hami.
2.
a. Korumak
iflini yapan kifli, koruma, muhaf›z.
koruyucu ünsüz
a. dlb
. Türkçede ünlüyle
biten bir sözcü¤e ünlüyle bafllayan bir
ek getirildi¤inde araya giren “y” ünsü-
zü:
dede-y-e, kap›-y-›.
kosinüs
a. (ko’sinüs Fr.
Tümler aç›n›n sinü-
sü.
koskoca
ön a. (ko’skoca
) Çok büyük.
kostüm
a. Fr
.
1.
Ceket, pantolon ve bazen
de yelekten oluflan erkek giysisi.
2.
Ge-
nellikle sokakta giyilmek için dikilmifl
kad›n giysisi.
koflar ad›m
a
.
1.
sp
. Toplu olarak yap›lan
jimnastikte hafif tempolu koflu.
2.
be
.
H›zl› ad›mlarla, koflarcas›na:
Koflar
ad›m yan›ma geldi
.
koflma
a.
1.
Koflmak eylemi.
2.
ed.
Saz efl-
li¤inde okunmak için hece ölçüsüyle
yaz›lm›fl, kafiyeli, konular› sevgi ve do-
¤a olaylar› olan bir halk fliiri türü.
koflmak
(
nsz.)
1.
Ad›m at›fllar›n› h›zland›-
rarak ileri do¤ru gitmek:
Arkadafllar›na
do¤ru kofltu
.
2.
Bir yere ivedilikle git-
mek:
Haberi al›r almaz koflarak gelmifl-
ti
.
3.
Kofluya ç›kmak:
Bu yar›flta on befl
atlet koflacak
.
4.
Bir iflle çok ilgilenmek,
kofluflturmak:
Belgeyi imzalatmak için
iki saat kofltu durdu.
5
.
(-e)
Hayvan› çe-
kece¤i fleye ba¤lamak:
At› arabaya kofl-
tu
.
6.
mec
. (ard›ndan ya da peflinden
belirteçleri eklenerek) Kovalamak, izle-
mek:
‹ki ayd›r bu iflin peflinden koflu-
yordu.
koflturmak
(-i, -e)
1.
Koflmak eylemini
yapt›rmak
. 2.
Çabucak göndermek:
Ab-
lam› f›r›na koflturup ekmek ald›rd›lar
.
3.
Koflmak, çabalamak, u¤raflmak:
Ekmek
paras› için koflturuyor.
koflu
a.
Koflma temeline dayanan yar›flma:
bayrak koflusu
.
kofluk, -¤u
a. ed
. Naz›m, manzume.
koflul
a.
1.
Bir fleyin oluflmas›, gerçeklefl-
mesi, yap›lmas› için varl›¤› zorunlu olan
durum; flart:
Seçim, demokratik koflul-
larda geçerlilik kazan›r.
2.
Bir antlaflma-
n›n hükümlerinden her biri, flart.
koflullanmak
(nsz.)
Önceden belirlenmifl
koflullara göre tepki göstermeye, dav-
ranmaya ya da düflünmeye bafllamak;
flartlanmak.
koflum
a
. Arabaya koflulacak bir hayvan›n
kay›fl tak›m›.
kofluflmak
(
nsz., -le
)
1.
Hep birlikte ve ace-
korugan
kofluflmak
398
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 398
1...,388,389,390,391,392,393,394,395,396,397 399,400,401,402,403,404,405,406,407,408,...688
Powered by FlippingBook