yaz› ya da arma¤anla belirtmek; tebrik
etmek.
2.
Bir olay› anmak için y›l dö-
nümlerinde tören yapmak, flenlik dü-
zenlemek:
Yar›n 23 Nisan’› kutlayaca-
¤›z
.
kutlu
ön a
. U¤ur getirdi¤ine inan›lan, u¤ur-
lu, mübarek.
kutlu olsun
“u¤urlu olsun,
bolluk ve iyilik getirsin” anlam›nda kul-
lan›l›r.
kutsal
ön a.
1.
Güçlü bir dinî sayg› uyand›-
ran ya da uyand›rmas› gereken, mukad-
des:
kutsal bir kent.
2.
Tap›n›lacak ya
da u¤runda can verilecek kadar sevilen,
mukaddes:
Aile, kutsal bir kurumdur.
kutsamak
(-i)
Kutlu olmas›n› dilemek, tak-
dis etmek.
kutu
a.
‹çine türlü fleyler konulan; tahta,
karton, plastik ya da metalden yap›lm›fl
kapakl› ya da kapaks›z kap:
konserve
kutusu, alet kutusu
.
kutu gibi
küçük
ama kullan›fll› ve flirin:
kutu gibi bir ev.
kutup, -bu
a. Ar.
1.
Yer yuvarla¤›n›n, ekva-
tordan en uzak olan ve dönme ekseni-
nin geçti¤i varsay›lan iki noktas›ndan
her biri:
Kuzey Kutbu.
2.
Elektrik ak›m›-
n› oluflturan gerilim ayr›l›¤›n›n en yük-
sek noktaya vard›¤› iki noktadan her bi-
ri.
3.
fiz.
M›knat›s demirinin iki ucundan
her biri.
4.
mec.
Birbiriyle karfl›t olan
fleylerden her biri.
kutuplaflmak
(nsz.)
(bir topluluk) Birbirine
karfl›t gruplara ayr›lmak.
Kutup Y›ld›z›
öz. a. gökb
. Gök küresinin
Kuzey Kutbu’na en yak›n konumda yer
alan Küçükay› tak›my›ld›z›n›n en ucun-
da bulunan, kuzey yönünü gösteren,
dura¤an y›ld›z; Demirkaz›k.
kuvars
a. Alm. yerb.
Do¤ada çok yayg›n
olarak bulunan billurlaflm›fl silis türü.
kuvöz
a. Fr.
Erken ya da yeni do¤mufl zay›f
bünyeli, a¤›r hastal›k ya da ameliyat ge-
çirmifl bebeklerin konuldu¤u; belirli bir
oksijen, nem ve s›cakl›k ortam› sa¤la-
yan araç.
kuvvet
a. Ar.
1.
Bedensel güç, takat.
2.
Güç.
3.
fiiddet, zor:
Bu ifli kuvvet kulla-
narak çözemezsiniz.
4.
Yetke, erk, nü-
fus.
5.
Dayan›kl› olma durumu, taham-
mül, mukavemet.
6.
Bir niceli¤in ken-
disiyle çarp›larak yükseltildi¤i derece-
lerden her biri:
3
2
anlat›m›nda 2, 3’ün
kuvvetini belirtir.
7.
ask.
Bir ülkenin si-
lahl› kuvvetleri ya da gücü.
kuvvetlenmek
(
nsz.)
Güç kazanmak, güçlü
duruma gelmek.
kuvvetölçer
a.
Kuvvetleri ölçmeye yarayan
ayg›t, dinamometre.
kuyruk, -¤u
a.
1.
Hayvanlar›n ço¤unda,
gövdenin art taraf›nda yer alan uzun ve
esnek organ.
2.
S›ra beklemek için art
arda durarak oluflturulan dizi:
Bankada
bir saat kuyrukta bekledim.
3.
alay
Biri-
nin peflinden hiç ayr›lmayan kifli.
4.
mec. Bir fleyin arka taraf›ndaki uzant› ya
da bafl taraf›n aksi yönündeki bölüm:
uça¤›n kuyru¤u
.
kuyruklu y›ld›z
a. gökb.
Günefl çevresinde
gözlemlenebilen, kuyruk denilen ›fl›kl›
bir uzant›s› olan gök cismi.
kuyruk sokumu
a. anat.
‹nsanda, omurga-
n›n alt ucunun bitim yeri.
kuyruk ya¤›
a
. Koyun kuyru¤unun eritilme-
siyle elde edilen ya¤.
kuytu
ön a.
1.
Gözden uzak, ›ss›z, sessiz
(yer).
2.
U¤rak olmayan, sapa (yer).
kuyu
a
.
1.
Bir su katman›na var›ncaya ka-
dar topra¤›n derinli¤ine ve genellikle
yuvarlak biçimde kaz›lan, çevresine du-
var örülen büyük çukur.
2.
Topra¤a ka-
z›lan derin çukur:
la¤›m çukuru.
kuyumcu
a.
De¤erli metal ve tafllardan kü-
pe, kolye, bilezik gibi süs eflyas› yapan
ya da satan kifli.
kuzen
a. Fr.
Teyze, day›, hala ya da amcan›n
o¤lu.
kuzey
a.
1.
Dört ana yönden biri (Solunu
bat›ya, sa¤›n› do¤uya veren kiflinin tam
karfl›s›na düfler.).
2.
ön a.
Kuzeyle ilgili,
kuzeyde olan.
kuzeybat›
a.
Kuzeyle bat› aras›nda kalan
ara yön.
kuzeydo¤u
a.
Kuzeyle do¤u aras›nda kalan
kutlu
kuzeydo¤u
412
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 412