turkce sozluk - page 482

örnek, -¤i
a.
1.
Bir anlam› daha anlafl›l›r
k›lmak, bir düflünceyi aç›klamak, des-
teklemek ya da kan›tlamak amac›yla ta-
n›k gösterilen söz ya da yap›lan davra-
n›fl; misal:
Bu konuyu anlafl›l›r k›lacak
bir örnek verelim.
2.
Bir fleye özgü nite-
likleri tafl›yan parça, göstermelik, nu-
mune:
kumafl örne¤i.
3.
Benzetilmek
istenen fley, model:
Futbol yaflant›mda
hep onu örnek ald›m.
4.
Bir fleyin ayn›-
s›, t›pk›s›:
Bu masan›n bir örne¤i de biz
de var.
5.
Durumu, davran›fllar› ya da
niteli¤i benimsenmeye de¤er kifli ya da
fley:
Toplumda örnek al›nmas› gereken
bir kifliydi.
6.
ön a.
En iyi biçimde olan,
kusursuz, üstün:
örnek insan.
örnek ol-
mak
davran›fllar›yla baflkalar›n› etkile-
yerek onlar›n kendilerine benzemeleri-
ne yol açmak.
örneklendirmek
(-i)
Örnek göstermek.
örs
a.
1.
Üzerinde maden dövülen çelik
araç.
2.
Üzerine çivi çak›lacak ayakkab›
geçirilen kundurac› arac›.
örs kemi¤i
a. anat.
Orta kulakta çekiç ke-
mi¤iyle üzengi kemi¤i aras›ndaki ke-
mik.
örselemek
(-i)
1.
Eskitmek, h›rpalamak,
zedelemek.
2.
mec.
Gücünü azaltmak,
sarsmak:
Bu hastal›k çocu¤u iyice ör-
seledi.
örtbas
a.
“Bir durumun duyulmamas›n›,
yay›lmamas›n› sa¤layan önlemler al-
mak” anlam›na gelen
örtbas etmek
de-
yiminde geçer.
örtenek, -¤i
a. anat.
1.
Hayvanlar›n vücu-
dunu örten deri, k›l, tüy, pul gibi doku-
lar›n tümü.
2.
Kimi organlar› örten zar-
lara verilen ad.
örtmek
(-i)
1.
Korumak, görünmesini en-
gellemek, gizlemek gibi amaçlarla üstü-
ne bir fley koymak:
Yeme¤in üzerini ört
de içine bir fley kaçmas›n.
2.
Kapamak:
Pencereyi örttün mü?
3.
Kaplamak:
A¤ac›n dallar› manzaray› örtüyordu.
4.
Yaymak:
fiu örtüyü çocu¤un üzerine
ört.
5.
mec.
(kötü bir durumu) Sakla-
mak, belli etmemek, gizlemek:
Böyle
yaparak suçunu örtemezsin.
örtü
a.
Bir fleyi örtmekte kullan›lan fley:
masa örtüsü.
örtülü
ön a.
1.
Örtüsü olan, örtülü:
bafl› ör-
tülü bir kad›n.
2.
Yüzeyi bir fleyle kap-
lanm›fl:
Tarla karla örtülüydü.
örtülü ödenek, -¤i
a.
Gizli ifllerde kullan›l-
mak üzere devlet yetkililerin emrine ve-
rilen para.
örtünme
a.
1.
Örtünmek eylemi.
2.
(kad›n
için) Erke¤in görmemesi için bafl›n› ve
yüzünü örtme; tesettür.
örtünmek
(-i, -le)
1.
Kendi üzerine bir fley
örtmek:
yorganla örtünmek.
2.
(kad›n
için) Erke¤in görmemesi için bafl›n› ve
yüzünü örtmek.
örümcek, -¤i
a. hayb.
Örümcekler tak›m›n-
dan eklemli hayvan.
örümcek kafal›
a. mec.
Eskiye saplan›p ye-
ni düflüncelere düflman olan, geri dü-
flünceli kifli.
örümceklenmek
(nsz.)
1.
Örümcek a¤la-
r›yla dolmak.
2.
mec.
Bak›ms›z ve terk
edilmifl olmak.
örümcekler
ç. a. hayb.
Örümceklerle ak-
repleri kapsayan eklem bacakl›lar tak›-
m›.
östaki borusu
a. anat.
Orta kulak ile burun
bofllu¤unu birlefltiren boru biçimindeki
yol.
ötanazi
a. Fr.
Tedavisi mümkün olmayan
ölümcül, a¤r›l› bir hastal›¤›n ac›lar›na
dayanamayan kiflinin kendi iste¤iyle ya-
flam›na son vermeyi sa¤layan t›bbi yön-
temlerin tümü.
öte
a.
1.
Bir kiflinin bulundu¤u yere ya da
temel al›nan bir noktaya göre daha
uzakta, ileride bulunan yer:
Biraz öteye
gider misiniz?
2.
Bir fleyin arkadan ge-
len bölümü, geri kalan›:
Sen flunlar› gö-
tür, ötesini ben hallederim.
3.
Öbür ta-
raf:
Bahçenin ötesinden bir ses geldi.
4.
ön a.
(yer ya da zaman için) Konuflana
örnek
öte
482
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 482
1...,472,473,474,475,476,477,478,479,480,481 483,484,485,486,487,488,489,490,491,492,...688
Powered by FlippingBook