turkce sozluk - page 590

Tatl›y› çok severim.
4.
be.
Tatl›l›kla, ho-
fla gidecek biçimde:
Bana çok tatl› bak›-
yorsun.
5.
mec.
Sevecen, sevimli, flirin:
tatl› bir çocuk.
6.
mec.
Hofl bir duygu
veren, rahatlatan, dinlendiren:
tatl› bir
uyku.
tatl›c›
a.
1.
Tatl› yapan, satan kifli.
2.
Tatl›
sat›lan yer.
3.
Tatl›ya çok düflkün kifli.
tatl› dil
a.
Gönül al›c›, gönül okflay›c› söz.
tatl›laflmak
(nsz.)
1.
Tatl› duruma gelmek,
tatlanmak.
2.
mec.
Hofl, sevimli, cana
yak›n bir duruma gelmek.
tatl›l›k, ¤›
a.
1.
Tatl› olma durumu.
2.
mec.
Sevimlilik, flirinlik.
tatl› sert
a.
Ne çok sert ne çok yumuflak
söz, davran›fl.
tatl› su
a.
Ac› ya da tuzlu olmayan, içilebi-
len su.
tatl› tatl›
be.
Güzel, hofl, zevkli bir biçimde:
tatl› tatl› konuflmak.
tatmak
(-i)
1.
Bir fleyin tad›n›n nas›l oldu-
¤unu tat alma duyusu yard›m›yla anla-
mak:
peyniri tatmak.
2.
Bir fleyden biraz
yemek ya da içmek:
fiu yemekleri tat-
mayacak m›s›n?
3.
mec.
Duymak, his-
setmek, yaflamak:
mutlulu¤u tatmak.
tatmin
a. (tatmi:n)
Doyum.
tatmin etmek
doyurmak.
tatmin olmak
istedi¤ini elde
ederek rahatlamak, doyurulmak.
tats›z
ön a.
1.
Tad› hofl olmayan, lezzetsiz.
2.
mec.
Hofla gitmeyen, can s›k›c›:
tat-
s›z bir durum.
tats›zlaflmak
(nsz.)
1.
Tats›z duruma gel-
mek.
2.
mec.
Tats›z, can s›k›c› bir du-
rum almak.
tats›zl›k, -¤›
a.
1.
Tats›z olma durumu, tat-
s›z olan›n niteli¤i.
2.
mec.
Tats›z, can s›-
k›c› durum ya da davran›fl:
Tats›zl›k ç›-
karmay›n›z.
tav
a. Far.
1.
Bir fleyi ifllemek için onda bu-
lunmas› gereken ›s› ya da nem durumu:
demirin tav›.
2.
mec.
Bir fley için en uy-
gun durum, zaman.
tava
a. Far.
1.
Yiyecek k›zartmak için kulla-
n›lan uzun sapl› ve yayvan kap.
2.
Bu
kapta piflmifl yemek:
ci¤er tavas›.
3.
Maden eritilen sapl› pota.
4.
Tuzlalarda,
deniz suyu çekilen bölüm.
tavaf
a. (tava:f) Ar.
‹slam dinine göre Hac
s›ras›nda Kâbe’nin çevresini dolaflma.
tavaf etmek
hac töresi uyar›nca Kâ-
be’nin çevresini dolaflmak.
tavan
a.
1.
Bir yap›n›n, üstü kapal› bir ye-
rin üst bölümünü oluflturan düz ve ya-
tay yüzey:
banyonun tavan›.
2.
De¤er-
lendirmede kabul edilen en yüksek de-
rece:
tavan fiyat›.
tavan aras›
a.
Bir yap›da tavan ile çat› ara-
s›ndaki bölüm.
tavan fiyat›
a.
Bir ürüne resmî kurulufllar
taraf›ndan konulan en yüksek fiyat, en
yüksek sat›fl bedeli.
taverna
. a. ‹t.
Çalg›l›, içkili lokanta.
tav›r, -vr›
a. Ar.
Durum, davran›fl, tutum,
vaziyet, hâl.
tav›r almak (tak›nmak)
herhangi bir durum karfl›s›nda belli bir
davran›fl biçimi benimsemek.
taviz
a. (ta:vi:z) Ar. esk.
Ödün.
taviz ver-
mek
ödün vermek.
tavla (I)
a. (ta’vla) Ar.
At ah›r›.
tavla (II)
a. (ta’vla) ‹t.
1.
Bölümlere ayr›l-
m›fl iki yanl› bir tahta üzerinde, on be-
fler pul ve iki zarla oynanan bir oyun.
2.
Bu oyunun oynand›¤› dikdörtgen bi-
çimli, iç yüzü bölmelenmifl tahta kutu.
tavlamak
(-i)
1.
‹fllenecek bir fleye gerekli
›s›y› ve nemi vermek.
2.
argo
Kand›r›p
elde etmek, gönlünü çalmak.
tavsiye
a. Ar.
1.
Bir kimseye belli bir fley
ö¤ütleme, yol gösterme:
Doktorun tav-
siyesine uyarak iyileflti.
2.
Sal›k verme:
Bir arkadafl›m›n tavsiyesiyle size gel-
dim.
3.
Bir kimsenin, bir fleyin iyi ve ifle
yarar oldu¤unu ilgili kifliye söyleme.
tavsiye etmek 1)
bir fleyin iyi, uygun,
yararl› oldu¤unu belirtmek;
2)
sal›k ver-
mek.
tavflan
a. hayb.
Tavflangillerden, uzun ku-
lakl›, arka bacaklar› uzunca, h›zl› koflan
ve eti yenilen bir memeli hayvan.
tav-
tatl›c›
tavflan
590
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 590
1...,580,581,582,583,584,585,586,587,588,589 591,592,593,594,595,596,597,598,599,600,...688
Powered by FlippingBook