zarara ya da yok olmaya yol açacak du-
rum:
Deprem tehlikesi alt›nda yafl›yo-
ruz.
tek
ön a.
1.
Dikkate de¤er bir yan›yla di¤er-
lerinden tümüyle ayr›lan, efli olmayan,
biricik, yegâne:
Dünyan›n tan›d›¤› tek
flairimiz odur.
2.
Yaln›z, yaln›zca, sade-
ce:
Bana bir tek sen yard›m edebilirsin.
3.
Bir fleyin ögelerinden her biri:
Eldive-
nimin teki yok oldu.
4.
a.
Bir kadeh iç-
ki.
5.
mat.
‹kiye bölünemeyen say›.
6.
be.
Tümceye özlem ve istek kavram›
katar:
Tek okusun da baflka bir fley iste-
mem.
7.
mec.
Hiç, hiçbir:
Toplant› salo-
nunda tek kifli yoktu.
tekabül
a. (teka:bül) (k kal›n okunur) Ar.
esk.
Karfl›l›k olma.
tekabül etmek
kar-
fl›l›k olmak.
tekaüt, -dü
a. (teka:üt) (k kal›n okunur) Ar.
esk.
1.
Emekliye ayr›lma.
2.
ön a.
Emekli.
tekaüt olmak
emekli olmak,
emekliye ayr›lmak.
tek bafl›na
be.
Kendi kendine, bir bafl›na,
yaln›z:
Tek bafl›na uzun bir yolculu¤a
ç›kt›.
tek biçim
a.
Standart.
tekbir
a. (tekbi:r) Ar.
Müslümanl›kta Tan-
r›’n›n büyüklü¤ünü, yüceli¤ini anmak
için söylenen ve “Allahu ekber” sözüyle
bafllayan duan›n ad›.
tekbir getirmek
bu duay› özel bir makamla okumak.
tekdüze
ön a.
1.
De¤ifliklik ve çeflitlilik
göstermeyen, ayn› biçimde yinelenerek
sürüp giden; monoton; yeknesak.
2.
be.
De¤ifliklik ve çeflitlilik göstermeden,
hep ayn› biçimde yinelenerek:
Günleri
tekdüze geçiyordu.
teke
a.
Keçinin büyük boynuzlu erke¤i.
tekel
a.
Bir iflletmenin ya da kamu kurulu-
flunun bir mal›n ya da hizmetin üretimi-
ni ya da sat›fl›n› tek bafl›na elinde bu-
lundurma ayr›cal›¤›.
tekel bayii
a.
Tekel ürünlerini satma yetki-
sine sahip sat›c›.
teker
a.
1.
Tekerlek.
2.
a.
ve
ön a.
Bu bi-
çimde olan (fley):
Bir teker kaflar peyni-
ri istiyorum.
tekerlek, -¤i
a.
1.
Merkezinden geçen bir
milin çevresinde dönen ve tafl›t›n ze-
minde durmas›n› ve hareket etmesini
sa¤layan çember; teker.
2.
a.
ve
ön a.
Teker biçiminde olan (fley).
tekerleme
a.
1.
Tekerlemek eylemi.
2.
Ge-
nellikle basmakal›p söz.
3.
ed.
Daha
çok masallar›n bafl›nda kullan›lan uyak-
l›, ölçülü, anlaml› ya da anlams›z söz di-
zisi.
tekerlemek
(-i)
Yuvarlamak, döndürmek.
tekerrür
a. Ar.
Yinelenme, tekrarlanma.
te-
kerrür etmek
yinelenmek, tekrarlan-
mak:
Tarih tekerrür etti.
teker teker
be.
Birer birer, ayr› ayr›:
Cesa-
retiniz varsa teker teker gelin.
tek efllilik, -¤i
a. topb.
Kad›n›n ya da erke-
¤in karfl› cinsten yaln›zca bir kifliyle ev-
lenebilmesinin toplumca onayland›¤›
evlilik biçimi.
teke tek
be.
Karfl›l›kl› olarak, üçüncü bir ki-
flinin olmad›¤›.
tekfur
a. Erm. tar.
Bizans ‹mparatorlu-
¤u’nda vali ve derebeylerine verilen un-
van.
tek heceli dil
a.
Sözcükleri tek heceden
oluflan dil:
Çince tek heceli bir dildir.
tek hücreli
ön a. dirb.
Bir hücreli, bir göze-
li.
tekil
ön a. dlb.
Teklik.
tekin
ön a.
Tehlikelerden uzak, huzurlu, sa-
kin.
tekir
a.
ve
ön a.
1.
Postu siyah renk çubuk
ve beneklerle süslü, gri ya da boz olan
(kedi).
2.
a. hayb.
Barbunyagillerden,
çenesinden sarkan iki uzun b›y›¤› olan,
k›rm›z›ms› renkte, barbunyaya benzer,
eti lezzetli bir bal›k.
tekke
a. Ar.
Dergâh.
teklemek
(-i)
1.
(tabanca için) Bozulup tu-
tukluk yapmak.
2.
(nsz.)
(motor için)
Pistonunun biri çal›flmamak.
3.
mec.
(organ için) ‹flleyiflinde bir bozukluk
tek
teklemek
593
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 593