turkce sozluk - page 584

tamlayan
a. dlb.
Bir ad ya da ön ad tamla-
mas›nda tamlanan› aç›klayan, belirten
ad, ön ad ya da ad›l:
gümüfl kolye, cofl-
kun kalabal›k, bizim ev.
tamlayan eki
a. dlb.
Ad tamlamalar›nda
kullan›lan “in (-›n, -un, -ün)” eki:
ka-
lem-in ucu, radyo(n)-un sesi.
tam pansiyon
a.
Bir otel, motel ya da tatil
köyünde oda, kahvalt›, ö¤le ve akflam
yemekleri dahil olmak üzere müflteriye
yap›lan hizmetlerin tümü.
tampon
a. Fr.
1.
Bir deli¤i kapamaya yara-
yan, herhangi bir maddeden yap›lm›fl
t›kaç.
2.
Çarp›flman›n etkisini azaltmak
amac›yla motorlu kara tafl›tlar›n›n ön ve
arkalar›na tak›lan yayl› donat›m.
3.
t›p
Kan› durdurmak için kullan›lan gazl› bez
yuma¤›.
tam say›
a. mat.
Kesirsiz say›:
0, 1, 2...
tamtak›r
ön a. (ta’mtak›r)
‹çinde bulunma-
s› gereken fleylerden hiçbiri bulunma-
yan, bombofl:
Buzdolab› tamtak›r.
tamtam
a.
1.
müz.
Orkestrada yer alan Çin
gongu.
2.
Afrika yerlilerinin kulland›¤›
a¤açtan yap›lm›fl davul.
tam yol
a.
Çok çabuk, h›zl›:
Kaptan, “Tam
yol ileri!” komutunu verdi.
tan
a.
Günefl do¤madan önceki alaca ka-
ranl›k.
tan a¤armak
gün ›fl›maya baflla-
mak, flafak sökmek.
tand›r
a. Ar.
Yere çukur kaz›larak yap›lan f›-
r›n.
tand›r kebab›
a.
Tand›ra sark›t›larak pifliri-
len et yeme¤i.
tane
a. (ta:ne) Far.
1.
Birim olarak kabul
edilen nesnelerden her biri, adet:
Bu
çoraplar›n tanesi bir lira.
2.
Baz› bitkile-
rin meyvesi, tohumu:
m›s›r tanesi.
3.
Çekirdekli meyve:
nar tanesi.
tanelemek
(-i)
Tanelerini ay›rmak.
tanen
a. Fr.
Birçok bitkide bulunan, hekim-
likte ve dericilikte kullan›lan bir madde.
tang›rdamak
(nsz.)
(metal fleyler için) Gü-
rültülü ve kuru bir ses ç›karmak.
tang›rt›
a.
Metal bir fleyin düflerken ya da
bir yere çarpt›¤›nda ç›kard›¤› gürültülü
ve kuru ses.
tango
a. (ta’ngo) ‹sp. müz.
1.
Hafif ritimli
bir dans.
2.
Bu dans›n müzi¤i.
tan›
a.
Hastal›¤›n ne oldu¤unu araflt›r›p or-
taya koyma, teflhis.
tan› koymak
t›p
bulgulara bakarak hastal›¤›n ne oldu¤u-
nu ortaya koymak, teflhis etmek.
tan›d›k, -¤›
a.
1.
Yabanc› olmayan, kendi-
siyle tan›fl›lm›fl kifli.
2.
ön a.
Önceden
tan›nan, bilinen; aflina.
tan›k, -¤›
a.
1.
Bir fleyi gören ya da ifliten
ve bu konuda bilgi veren kifli, flahit.
2.
huk.
Bir davayla ilgili olarak bilgisine
baflvurulan kifli, flahit.
tan›k olmak
bir
olay› görmek ya da duymak, flahit ol-
mak.
tan›m
a.
Bir varl›¤a, bir fleye iliflkin özellik-
leri belirtme, tan›tma; tarif.
tan›mak
(-i)
1.
Daha önce tan›nan, bilinen
biriyle ya da bir fleyle karfl›lafl›ld›¤›nda
onun kim ya da ne oldu¤unu an›msa-
mak:
On y›l sonra karfl›laflt›¤›m okul ar-
kadafl›m› hemen tan›d›m.
2.
Birinin kim
oldu¤unu, o fleyin ne oldu¤unu bilmek:
Bu oyuncuyu tan›yorum.
3.
Biriyle ya
bir fleyle ilgili tam bilgisi bulunmak:
Bu
semti tan›yorum.
4.
Boyun e¤mek, say-
mak:
Hiçbir kural tan›maz o.
5.
Sorum-
lu görmek:
Ortak olarak seni tan›r›m.
6.
Bir fleyin yap›lmas›, bitirilmesi için belli
bir süre vermek:
Bana biraz süre tan›-
y›n, ifli çözerim.
7.
(hukuksal aç›dan)
Varl›¤›n› kabul etmek:
yeni bir devleti
tan›mak.
tan›mlamak
(-i)
Bir varl›¤›n, bir kavram›n
ya da bir nesnenin yap›s›n›, temel özel-
liklerini anlatmak; tarif etmek.
tan›nmak
(nsz.)
1.
Kim oldu¤u, ne oldu¤u
saptanmak, bilinmek.
2.
fiu ya da bu
özelli¤iyle bilinmek:
‹yi bir insan olarak
tan›n›rd›.
3.
Hukuksal aç›dan varl›¤› ka-
bul edilmek.
tan›nm›fl
ön a.
1.
Herkes taraf›ndan tan›-
nan, ünlü.
2.
Belirgin bir özelli¤iyle ta-
tamlayan
tan›nm›fl
584
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 584
1...,574,575,576,577,578,579,580,581,582,583 585,586,587,588,589,590,591,592,593,594,...688
Powered by FlippingBook