YAfiLI FALCININ G‹ZEM‹
‹çeri girdi¤imde, kütüphane sessiz ve karanl›kt›. Oday› yaln›zca,
flöminedeki ateflin alevi ayd›nlat›yordu; fakat hiç korku duymad›m. Yafl-
l› kad›n, ateflin yan›nda oturuyordu. Kocaman, k›rm›z› bir palto ve ge-
nifl kenarl› bir flapka giymiflti. Gölgede oldu¤u için yüzünü göremedim.
Birkaç dakika sonra:
– Sana gelece¤ini söylememi istiyorsun, öyle mi? diye sordu.
– Evet, e¤er siz istiyorsan›z, diye yan›t verdim.
– Korkmuyor musun?
– Hay›r. Neden?
Yavaflça güldü ve:
– So¤uksun, hastas›n ve aptals›n! dedi.
– Ne demek istiyorsunuz?
– Yaln›zs›n, demek ki so¤uksun. Bir kad›n›n sahip olabilece¤i en
yüksek duygular› durdurmaya çal›fl›yorsun, demek ki hastas›n. Bu duy-
gular›n sana yaklaflmas›na bile izin vermiyorsun ve bu yüzden de ap-
tals›n.
– Fakat bunu her kad›n için söyleyebilirsiniz, dedim. Özellikle; ken-
di ailelerinden uzakta olan ve büyük evlerde, hem yaflay›p hem de ça-
l›flan kad›nlar için.
45