n› yaflama uygulamas›n› bilen bir denizciydi. Öteki tayfalar onunla alay
etmeye, onu k›zd›rmaya çal›fl›rlard›. Ama ben hep onun taraf›n› tuttu-
¤umdan, çok iyi arkadafl olmufltuk.
Pocohontas, kuzeye do¤ru yoluna devam ediyordu. Hava, her gün
bir öncekinden daha so¤uk oluyordu. Bulutlar sürekli alçal›yor, kuzey-
do¤udan esen dondurucu rüzgârlar hep kar getiriyordu.
Çok karanl›k bir geceydi. Gökyüzü kara kara bulutlarla kapl› oldu-
¤undan hiçbir fley görünmüyordu. Geminin direkleri, bulutlara de¤iyor-
mufl gibi geliyordu. Önümüzü görmeden ilerliyorduk. Birden vardiyada-
ki nöbetçinin sesi duyuldu.
– Bir gemi! Önümüzde bütün yelkenlerini fora etmifl bir gemi var!...
Böyle bir gecede bütün yelkenleri aç›k giden bir gemi! Bu, kolay
kolay inan›lacak bir fley de¤ildi. O s›rada, Andre’yle beraberdik.
– Bu gördü¤ümüz yelken olamaz, dedi. Bir buz da¤› olmal›. E¤er
çarparsak, iflte o zaman yand›k! Tanr› yard›mc›m›z olsun!...
Daha sözünü bitirmeye vakit kalmadan müthifl bir çat›rt› koptu.
Hepimiz yere y›k›ld›k. Çevremizden 盤l›klar yükseliyordu. Herkes gü-
verteye f›rlam›flt›.
Biz dört arkadafl O’Conear, Stock, Andre ve ben bafl tarafa do¤ru
kofluyorduk. Andre:
– Tekne birkaç dakikadan fazla dayanmaz, dedi. Can›n›z› kurtar-
mak isterseniz peflimden gelin...
Hep birlikte, teknenin bafl taraf›ndan buz da¤›n›n üzerine atlad›k
ve dalgalar›n yetiflemeyece¤i yükseklikte bir yere t›rmand›k.
Bir iki dakika sonra, 盤l›klar aras›nda, teknenin gözden kayboldu-
¤unu gördük.
Andre:
– Belki baflka kurtulan olmufltur, diye söylendi. Hep birlikte ba¤›ra-
l›m da bu yana gelsinler...
Ama sesimize dalgalardan baflka yan›t veren olmad›.
* * *
62