Beraberce, iri buz parçalar›n› bir araya y›¤arak, tepemsi bir yer
oluflturduk. fiöyle böyle, iki adam boyu kadar olmufltu. Bunun tepesine
yelken dire¤ini diktik. Onun ucuna da, aram›zda haberleflmek için kul-
land›¤›m›z flâmalar›n en büyü¤ünü takt›k.
‹flimizi bitirmifl kulübeye dönüyorduk ki, Terence’in:
– Bir gemi! Bir gemi göründü! diye ba¤›rd›¤›n› duyduk.
Hemen tepenin üstüne t›rman›p ufka bakmaya bafllad›k. Andre:
– Evet bir gemi, ama çok h›zl› yol al›yor, dedi.
Arkadafllar›n hepsi sevinçle:
– Bu kez kurtulduk. So¤uktan donmak yok art›k! diye ba¤›rd›.
Andre:
– Bu kadar emin konuflmay›n, diye uyard› onlar›. ‹nsan, her za-
man umdu¤una kavuflamaz.
Gemi gittikçe yaklafl›yordu. fiöyle böyle üç mil kadar yak›n›m›za
geldi. Rüzgâr›n fliddetiyle, oldukça h›zl› yol al›yordu.
fiapkalar›m›z›, kollar›m›z› sallad›k, bayra¤› dalgaland›rd›k. Gemi-
nin dikkatini çekmek için ne gerekiyorsa yapt›k. Fakat hepsi bofla gitti.
Gemi, bizi görmeden geçip gitti ve gözden kayboldu.
Belki baflka bir gemi geçer, diye nöbetleflerek ufku gözlemeye
bafllad›k. Saatler, birbiri ard›ndan geçip gitti¤i hâlde, hiçbir fley görün-
medi. Karanl›k çökünce, yine kulübede topland›k. Bu gece hava, ön-
cekilerden çok daha so¤uktu. Ay›lar›n sald›r›s›ndan korktu¤umuz için,
dönüflümlü olarak nöbet tutmaya karar verdik. Gecenin bir vakti, büyük
bir gürültüyle uyand›k. Buzullar›n parçalan›rken ç›kard›¤› sese benzer
bir gürültüydü bu.
David:
– Bana kal›rsa, üstünde bulundu¤umuz parça sahilden koptu; aç›k
denize sürükleniyoruz, diye söylendi.
Andre:
– Ne yapal›m, dedi. Karanl›kta hiçbir fley belli olmaz. Hem olsa da,
elimizden ne gelir?
Gürültü devam ediyordu. Sanki dalgalar›n ç›rp›n›fllar›yla hareket
eden bir sal›n üstündeymifliz gibi geliyordu bana. Ya gerçekten öyle ol-
78