– Adamlar beni flef olarak seçti, dedi Andre. Ancak, senin de ba-
na yard›mc› olman› istiyorum. Onlar›n hepsinden daha fazla okumufl;
akl› bafl›nda bir gençsin. Durumumuz onlar›n tahmin etti¤inden çok
daha korkunç. Onlar umutsuzlu¤a kap›labilirler. ‹flte bu durumda, bi-
zim görevimiz daima cesur, daima umutlu görünüp onlar›n da cesare-
tini art›rmakt›r. Haydi, göreyim seni.
– Hiç merak etme Andre, dedim. ‹yi bir örnek olaca¤›m. Ama bu-
radan ne zaman kurtuluruz? Bizim gemi geri döner mi dersin?
– Pek sanm›yorum. Gemi, f›rt›nan›n etkisiyle çok güneye düfltü.
Buraya dönmesi haftalar al›r.
– Desene, hiç kurtulufl umudu yok.
– Niye olmas›n! Belki baflka gemiler gelir. Nas›l olsa günün birin-
de birinin yolu bu taraflara da düfler.
– O zamana kadar nas›l yaflayaca¤›z?
– Buradaki halk nas›l yafl›yorsa öyle. Bu bölgede, Eskimolar otu-
rur. Onlar yaflad›¤›na göre, biz niye yaflayamayal›m? Yaln›z, bu ifli na-
s›l becerdiklerini ö¤renmemiz gerek.
Zaman yavafl yavafl ilerliyordu. Saatler sonra gün ›fl›d›. Yeni do-
¤an güneflle beraber içimizde yeni umutlar belirmiflti. Çevreme bakt›m.
Bir yan›m›zda, kal›n bir kar tabakas›yla ve buzlarla kapl› tepeler, öte ya-
n›m›zda hâlâ kükreyen azg›n deniz vard›.
* * *
Sabah olunca, arkadafllar birbiri ard›ndan uyan›p çad›rdan ç›kt›lar.
Bir denize, bir çevredeki buzlara ve karl› tepelere bakt›ktan sonra, as›k
suratla yine eski yerlerine döndüler. O zaman, Andre’nin gece söyledik-
lerini an›msad›m. Yanlar›na yaklafl›p nefleli bir tav›rla:
– ‹yi sabahlar, dedim. ‹fller henüz pek yolunda de¤il; ama daha kö-
tüsü de olabilirdi.
David:
– Daha fena ne olur be! diye ters ters söylendi. Gemi, bizi aç su-
suz b›rak›p gitti. K›flta k›yamette üstümüzü örtecek bir çad›r›m›z bile
yok. fiu hâle baksana. ‹nsan›n kan›n›, can›n› kurutur bu so¤uk.
76