Alice Dusler.indd - page 45

– Ne demek istedi¤inizi anlayamad›m.
– Anlayamazs›n elbette. Sen hiç zamanla konuflmad›n
de¤il mi?
Alice kayg›yla yan›t verdi:
– Konuflmad›m; ama müzik derslerinde tempo tutarak
onu ayarlamay› ö¤renmifltim.
– Yoo, öyle ayarlanmaya falan gelemez. Sen onunla iyi
geçinmeye bak. Sen, saat kaç olsun istersen saati ona gö-
re ayarlar. Örne¤in; sabah saat dokuz, ders bafllayacak,
sen hemen Mart Tavflan›’na f›s›ldars›n. Hoop! Saat bir olur,
yemek zaman›.
Tavflan kendi kendine; “Keflke öyle bir fley olabilse” de-
di.
Alice:
– Çok güzel! Ama, o zaman nas›l ac›kaca¤›m? diye
sordu.
– Belki de önce ac›km›fl olmazs›n, ama saat istedi¤in
kadar birde kal›r.
– Siz öyle mi yap›yorsunuz?
fiapkac› dokunakl› dokunakl› bafl›n› sallad›:
– Geçen sene mart ay›nda tam tavflan›n delirdi¤i s›ra-
da kavga ettik. O, k›zd› ve benim için hiçbir fley yapmaya-
ca¤›na yemin etti. O zamandan beri saat hep alt›.
– Onun için mi bütün çay tak›m› burada?
fiapkac› içini çekerek:
– Evet! Hep çay saati. Arada bir bunlar› y›kamak için bi-
le vakit bulam›yoruz.
– Öyleyse, siz masan›n çevresinde dönüyorsunuz.
– Aynen öyle.
– Temiz fincanlar›, tabaklar› kullan›p yine bafla döndü-
¤ünüz zaman ne oluyor peki?
45
1...,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44 46,47,48,49,50,51,52,53,54,55,...80
Powered by FlippingBook