devam etti.
– ‹ki gündür böyle, dedi bak›c›. Bir fley düflünüyor kesin-
likle. Yan›na yaklaflman›n olana¤› yok. Bak›n, geçen gün ne
oldu?
Ceketinin kolunu s›y›rd›. Y›rt›lan gömle¤in üstünde kuru-
mufl kan lekeleri vard›. Belli ki, eti derince yaralanm›flt›.
– D›flar›dan kafesi temizlerken oldu, dedi. Art›k içeri gire-
miyorum. Ama do¤rusu böyle bir pençe darbesini de hiç bek-
lemiyordum. Hiç ses etmeden, homurdanmadan böyle gidip
geliyor. ‹flte en kötü hâli bu.
Victor Collins, sanki anlat›lanlar› hiç duymam›flt›.
– Anahtar yan›n›zda m›? diye sordu. Tamam. Kafesi aç›n.
Ben içeri girince yine kilitlersiniz. Sonra isterseniz buradan gi-
din. Daha sonra gelir kap›y› açars›n›z bana.
Eflinin hiçbir sözüne yan›t veremeyecek kadar çekingen
tipli bir adam olan Collins, kafese girmeye haz›rland› ve girdi.
Elinde kal›nca bir sopadan baflka bir fley yoktu. Kap› arkas›n-
dan kilitlendi. Kafeste durmadan bir daire çizerek gezinen Se-
zar’a gözünü dikti ve bak›fllar›n› ondan hiç ay›rmad›.
Yafll› aslan, ilk önce içeri girenle ilgilenmedi bile. Bir süre
sonra Collins onun yolunu keserek hareketsiz kald›.
Sezar yolu kesilince durdu. Hiç sesini ç›karmad›. Fakat
bütün vücudu asabî bir gerginlik ve titreme içindeydi. Bir ad›m
geriledi. Sonra engele do¤ru atlad›.
Collins, bu hareketi bekledi¤i için bofl bulunmad›. Sopa
122