O s›rada Bay Fang, sabah gazetelerinden birinde, kendi-
sinin yeni verdi¤i kararlardan biriyle ilgili bir baflyaz›y› okuyor-
du. Ç›lg›na dönmüfltü. Bafl›n› kald›rd›; öfkeyle kafllar›n› çata-
rak, sert bir flekilde sordu:
– Kimsiniz siz?
Yafll› adam, kibar bir bey gibi konuflmaya bafllad›:
– Ad›m Brownlow (Bravnlov). Sayg›de¤er bir kifliye, ne-
densiz yere hakaret eden hâkimin ad›n› ö¤renebilir miyim?
Bay Fang gazeteyi bir kenara f›rlatarak:
– Kâtip! Bu adam›n suçu ne? diye sordu.
– O suçlu de¤il hâkim bey. Bir çocu¤u dava ediyor.
Fang, Bay Brownlow’u küçümseyen gözlerle, tepeden t›r-
na¤a süzdü:
– Demek çocu¤u dava ediyor. Öyleyse, yemin ettirin...
Bay Brownlow:
– Yemin etmeden önce, bir iki fley söylememe izin verir
misiniz? Gerçekten kendi bafl›mdan geçmeseydi, hiç inan-
mazd›m ki...
Bay Fang tart›flma kabul etmeyerek:
– Kesin sesinizi, efendim, dedi.
Yafll› adam diretti:
– Kesmeyece¤im.
Bay Fang:
– Ya sesinizi kesersiniz ya da sizi mahkemeden d›flar›
atar›m. Siz küstah, terbiyesiz bir adams›n›z. Hangi cesaretle
bir hâkime karfl› kabaday›l›k ediyorsunuz?
Yafll› adam k›zard›:
53