iyi davran›rs›n›z. Ama efendimin iyi olmayan bir yan› var.
– Yahu, neler söylemek istiyorsun, düzgünce anlat.
Tom sözünü, ancak arkas›n› dönerek sürdürebildi:
– Dün gece gördüm ki, efendim kendisine kötülük ediyor.
Bu sözler üzerine Saint Clare’in tepkisi, önce k›pk›rm›z› olmak,
sonra da gülmek oldu.
Tom, dizleri üzerine çökerek yalvarmaya bafllad›.
– Sevgili efendim, bu gidiflle ruhunuzu da kaybedeceksiniz, vü-
cudunuzu da.
Tom’un bu duyarl›l›¤› karfl›s›nda Saint Clare’in gözleri yaflar-
d›.
– Kalk. Benim için gözyafl› dökmeye de¤mez.
Ama Tom yalvaran gözlerle, oturdu¤u yerden kalkm›yordu.
– Kalk yerden Tom, sana söz veriyorum, bir daha öyle içmeye-
ce¤im. Ben o kadar iyi bir insan de¤ilim, benim için gözyafl› dökme.
Tom’u kitapl›¤›n kap›s›na kadar götürdü ve yine söz verdi. Tom,
gözyafllar›n› sevinçle silerek oradan ayr›ld›. Saint Clare, Tom’un ar-
kas›ndan, bir kez daha kendi kendine söz verdi ve sözünde durdu.
Ophelia, daha yönetimi devrald›¤› ilk gün, sabah›n dördünde
kalkarak önce oda hizmetçisini flafl›rtt›. Yata¤›n› toplad›ktan sonra,
elindeki anahtarlarla dolaplar› ve odalar› denetlemeye bafllad›.
Ophelia’n›n daha ilk günden yapt›¤› bu denetlemeler yüzünden
bütün çal›flanlar›n huzuru kaçm›fl, bu kad›n›n arkas›ndan herkes
söylemedi¤ini b›rakmam›flt›. Özellikle mutfa¤›n yönetiminden so-
rumlu olan Dinah kad›n, kendi yetkisinin çi¤nendi¤inden yak›n›yor-
du. Dinah kad›n, kiflilik olarak bütün dahiler gibi h›rsl› ve dik bafll›y-
d›. Ça¤dafl filozoflar gibi, o da ak›l ve mant›ktan çok, içgüdüsel sez-
gilerine güven duyuyordu. Kendinden ne kadar üstün olursa olsun
hiç kimse onu, kendi karar verip yapt›¤› iflleri flu ya da bu flekilde
de¤ifltirmesi için zorlayamazd›. O, hep kendi bildi¤ini yapard›. Bu
nedenle Mary, Saint Clare’le evlendikten sonra ona boyun e¤meyi,
karfl› ç›kmaya ye¤lemiflti. Sonuçta Dinah, sayg›l› davran›fllar›yla da
bir diplomat gibi kendini kabul ettirmiflti. Aç›klama yapmak ve ma-
51
