246
• içi geçmek:
1.
Uyuyup kalmak.
Otururken içim geçmifl.
2.
Yafll›l›ktan, güçsüzlükten hiçbir fleye ilgi duymamak.
Ondan bunu beklemeyin, onun içi geçmifl.
• içi gitmek:
Bir fley yapmay› çok arzu etmek.
Onlar gibi resim yapmaya benim de içim gidiyordu.
• içi götürmemek:
1.
Ac›kl› bir durum karfl›s›nda dayanamamak.
Sokakta yat›p kalkan çocuklara bakam›yorum, içim
götürmüyor.
2.
K›skanmak, çekememek.
Yar›flmay› onun kazanmas›n› içi götürmüyordu.
• içi içine s›¤mamak:
Çok sevinmek.
Teyzesinin gelece¤ini ö¤rendi¤inden beri içi içine s›¤m›-
yor.
• içi içini yemek:
Bir fley niçin istedi¤i gibi olmuyor ya da niçin istedi¤i bi-
çimi alm›yor diye üzülmek.
Babam›n verdi¤i ifli zaman›nda bitiremeyece¤im diye
içim içimi yiyordu.
• içi kald›rmamak:
Verece¤i üzüntü nedeniyle bir ifli yapamamak.
Tavu¤u kesip ay›klamay› içi kald›rmazd›.
• içi kan a¤lamak:
Yüzünden belli etmeksizin çok üzülmek, çok ac›mak.
O¤lu gitti¤inden beri içi kan a¤l›yordu.
• içi kararmak:
Hiçbir fleyden zevk almaz olmak.
‹zledi¤i film yüzünden içi kararm›flt›.
Deyimler/238-258 21/07/2010 21:02 Page 246