247
• içinden ç›kmak (bir iflin):
Güç bir ifli, engelleri ortadan kald›rarak baflar›yla so-
nuçland›rmak.
Merak etmeyin, bu iflin de içinden ç›kar›z.
• içinden geçirmek:
bk. akl›ndan geçirmek.
• içinden gelmek:
bk. gönlünden kopmak.
• içinden gülmek:
Ses ç›karmadan gülünç bulmak.
Arkadafl› birden düflünce içinden güldü.
• içinden okumak:
1.
Ses ç›karmadan okumak.
fiunu içinden okur musun!
2.
Sessizce sövmek.
O kadar öfkelenmiflti ki içinden okumaya bafllad›.
• içinden (içten) pazarl›kl›:
Yapmak istedi¤i kötülü¤ü kimseye sezdirmeyen, kötü
duygular›n› gizleyen kimseler için söylenir.
‹çinden pazarl›kl› biri oldu¤unu bilmezdim.
• içine almak:
Kapsamak.
Bizim okulu da içine alan bir afl› kampanyas› bafllad›.
• içine atmak:
1.
S›k›nt›s›n› kimseye belli etmemek.
Her fleyi içine at›yorsun, kimseyle paylaflm›yorsun.
2.
Yap›lan bir kötülü¤e karfl› sesini ç›karmamak, ancak
bunu unutmamak.
Yapt›klar›n› içine at›p onunla dostlu¤unu sürdürdü.
Deyimler/238-258 21/07/2010 21:02 Page 247
