Deyimler sozlugu - page 437

437
• yerine getirmek:
Gerekli olan fleyi yapmak.
Söylediklerinizi yerine getirdim.
• yerine koymak:
... gibi görmek, onu ... saymak.
Ben onu babam yerine koydum.
• yerini doldurmak:
(Görevinden ayr›lan kiflinin yerine gelen kifli) Yerine gel-
di¤i kifli kadar baflar›l› olmak.
Yeni sekreterimiz eskisinin yerini dolduruyor.
• yerini tutmak:
1.
Ayr›l›p giden bir kimsenin yapt›¤› ifli gerçeklefltirebil-
mek.
Bence onun yerini tutuyor.
2.
bk. yerine geçmek
(2)
• Yerin kula¤› var:
Gizli konuflulan bir fleyin beklenmedik bir biçimde bafl-
kalar› taraf›ndan duyulabilece¤ini belirtmek için söyle-
nir.
Yavafl, yerin kula¤› var.
• Yeri yurdu belirsiz:
Nerede olaca¤›, nerede kald›¤› bilinmeyen, serseri.
Yeri yurdu belirsiz biriydi.
• yerle bir etmek:
Yok etmek, ortadan kald›rmak.
Kasabay› yerle bir ettiler.
• yerlerde sürünmek:
Çok periflan bir durumda bulunmak.
Paras›zl›ktan yerlerde sürünüyor.
• yerli yerinde:
Her fley kendi yerinde.
Eflyalar yerli yerinde duruyordu.
Deyimler/426-446 21/07/2010 21:17 Page 437
1...,427,428,429,430,431,432,433,434,435,436 438,439,440,441,442,443,444,445,446,447,...464
Powered by FlippingBook