 
          436
        
        
          • yer etmek:
        
        
          Bir iz b›rakmak.
        
        
          Tiyatroda yer etmifl bir kifliydi.
        
        
          • yeri gö¤ü ben yaratt›m demek:
        
        
          Çok gururlu olmak.
        
        
          Yeri gö¤ü ben yaratt›m diyerek çok sevimsiz oluyorsun.
        
        
          • yerinde duramamak:
        
        
          Bir fleyi yapmak için acele etmek.
        
        
          Annesiyle birlikte pasta yapacaklard›, ama o yerinde
        
        
          duram›yordu.
        
        
          • yerinden olmak:
        
        
          ‹flini, yerini yitirmek.
        
        
          Ekonomik kriz nedeniyle yerinden olmufltu.
        
        
          • yerinden oynamak:
        
        
          Bulundu¤u yerden ayr›lmak.
        
        
          Masa yerinden oynam›fl.
        
        
          • yerinde saymak:
        
        
          Hiç ilerleyememek, geliflememek.
        
        
          Bu kafayla gidersen yerinde sayars›n.
        
        
          • yerinde yeller esmek:
        
        
          Yok olmak, art›k yerinde bulunmamak.
        
        
          Eski evimizin yerinde yeller esiyor.
        
        
          • yerin dibine geçmek:
        
        
          Çok utanmak.
        
        
          Ö¤retmenimin sorusuna yan›t veremeyince yerin dibine
        
        
          geçtim.
        
        
          • yerine geçmek:
        
        
          1.
        
        
          (Bir kimse) Görevden ayr›lan birinin yerini almak.
        
        
          Yard›mc›s›, flirket müdürünün yerine geçmiflti.
        
        
          2.
        
        
          (Bir fley) Bulunamayan bir nesnenin yerine kullan›l-
        
        
          mak.
        
        
          fiu büyük sehpa da masa yerine geçer.
        
        
          Deyimler/426-446  21/07/2010  21:17  Page 436