turkce sozluk - page 313

lenir:
Atla bakal›m... Hoppala!
2.
fiaflma
ile birlikte k›nama belirtir:
Hoppala, bu
da nereden ç›kt›!
3.
a.
Bebeklerin içine
konup z›playarak e¤lenmelerini sa¤la-
yan yayl› araç.
hor
ön a. Far.
De¤ersiz, çirkin, sevimsiz,
afla¤›, baya¤›, adi.
(birini) hor görmek
(bakmak)
de¤er vermemek.
hora
a. (ho’ra) Yun.
‹ki ya da daha çok ki-
flinin birbirinin omuzlar›ndan ya da bel-
lerinden tutarak ve ayaklar›n› belli bir
ritme göre yere vurarak oynad›klar› bir
halk oyunu.
horlamak (I)
(nsz.)
Uyku s›ras›nda soluk
al›rken bo¤az ve burundan gürültülü
sesler ç›karmak.
horlamak (II)
(-i)
Birini küçümsemek, hor
görmek
hormon
a. Fr. dirb.
‹ç salg› bezleri taraf›n-
dan salg›lanarak kana geçen ve organ-
lar›n ifllemesini düzenleyen adrenalin,
insülin gibi uyar›c› maddelerin tümü.
horoz
a. Far.
1.
Sülüngillerden, tavu¤un er-
ke¤i olan bir kümes hayvan›.
2.
Ateflli
silahlarda merminin kapsülüne vurma-
ya yarayan metal parça.
horoz dö¤üflü
a.
1.
Özel olarak yetifltirilmifl
iki horozun e¤lence ya da yar›flma ama-
c›yla dövüfltürülmesi.
2.
mec.
‹ki ya da
daha çok kifli aras›nda sürdürülen ve
belli bir sonuca ulaflmayan ateflli tart›fl-
ma.
horozlanmak
(nsz.)
Kabaday›l›k taslamak,
kafa tutmak.
horoz flekeri
a.
Horoz biçiminde ve türlü
renklerde, ince tahta bir çubu¤a tak›l›p
sat›lan fleker.
hortlak, -¤›
a.
Mezardan ç›karak insanlar›
korkuttu¤una inan›lan yarat›k, hayalet.
hortlamak
(nsz.)
1.
(ölü için) Geleneksel
bir inanca göre dirilip mezardan ç›k-
mak.
2.
mec.
Sona erdi¤i düflünülen bir
sorun yeniden ortaya ç›kmak.
hortum
a. Ar.
1.
Musluk ve tulumbaya tak›-
larak sulama ifllerinde ya da gaz ileti-
minde kullan›lan, genellikle plastikten
yap›lm›fl uzun boru.
2.
Fil ile sivrisinek,
kelebek gibi baz› böceklerde boru biçi-
minde uzam›fl a¤›z ve burun bölümü.
3.
co¤.
fiiddetli rüzgâr›n etkisiyle burgaç
biçiminde yükselen hava ya da su sütu-
nu.
hostes
a. ‹ng.
1.
Uzun yol tafl›tlar›nda,
özellikle uçaklarda yolcular› a¤›rlayan,
onlara hizmet eden genç k›z ya da ka-
d›n.
2.
Bir toplant›da, sergide, fuarda
vb. bir yerde konuklar› a¤›rlayan, onla-
ra bilgi veren genç k›z ya da kad›n.
hofl
ön a. Far.
1.
Be¤enilen, zevk veren, in-
san› çeken:
Hofl bir k›zm›fl.
2.
ba¤.
Bu-
nunla birlikte, kald› ki:
Hofl, hemen ya-
p›lmas› gerekmiyor.
3.
be.
Duygular›
okflay›c›, be¤enilen biçimde:
Hofl konu-
fluyor.
hofl bulduk
“hofl geldin (geldi-
niz)” sözüne verilen karfl›l›k.
hofl geldin
(geldiniz)
konuk gelen birini karfl›lar-
ken söylenen bir incelik ve selamlama
sözü.
hofl olmak
tuhaflaflmak, garip
davran›fllarda bulunmak.
hoflaf
a. Far.
Meyvelerin flekerli suda kay-
nat›lmas›yla haz›rlanan sulu bir yiyecek,
komposto.
hoflaf gibi
çok yorgun ve
bitkin durumda.
hoflbefl
a. Far.
Hat›r sormak için söylenen
ilk sözler:
Hoflbeflten sonra as›l konuya
geldik.
hoflbefl etmek
konuflmak, söy-
leflmek, sohbet etmek.
hoflgörü
a.
Her fleyi, durumu anlay›flla kar-
fl›lama, hofl görme tutumu; tolerans;
müsamaha.
hoflgörülü
ön a.
Hoflgörüsü olan, hoflgö-
rüyle davranan; toleransl›; müsamahal›.
hoflgörürlük, -¤ü
a.
Hoflgörüyle davranma,
hoflgörüyle karfl›lama durumu.
hoflgörüsüz
ön a.
Hoflgörüsü olmayan,
hoflgörüyle davranmayan; toleranss›z;
müsamahas›z.
hoflgörüsüzlük, -¤ü
a.
Hoflgörüsüz dav-
ranma, hoflgörüsüz karfl›lama durumu.
hofllanmak
(-den)
Hofluna gitmek, hofl
hor
hofllanmak
313
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 313
1...,303,304,305,306,307,308,309,310,311,312 314,315,316,317,318,319,320,321,322,323,...688
Powered by FlippingBook