turkce sozluk - page 307

s›yla helalleflti, sonra uzun bir yola ç›k-
t›.
hele
ba¤. (he’le)
1.
“Özellikle”, “her fley-
den önce” anlamlar›nda önüne ya da
sonuna geldi¤i sözcü¤ün ayr›cal›¤›n›
belirtir:
Hele baharda buras› daha gü-
zeldir.
2.
Uyarma, korkutma, vaat belir-
tir:
Hele sabah olsun, ben sana sora-
r›m.
helikopter
a. Fr.
Hareketi ve dengesi bir ya
da daha fazla döner kanatla sa¤lanan,
dik inifl ve kalk›fl yapt›¤›ndan dar yerle-
re de inebilen hava tafl›t›.
helva
a. Ar.
Genellikle ya¤, fleker, un ya da
irmikle yap›lan tatl›.
helvac›
a.
Helva yapan ya da satan kifli.
helyum
a. (he’lyum) Fr. kim.
Havada gaz
hâlinde çok az miktarda bulunan ve
atom numaras› 2, atom kütlesi 4,00
olan element (simgesi: He).
hem
ba¤.
ve
be. Far.
1.
“Özellikle”, “bir
de”, zaten”, fluras› var ki” anlamlar›nda
bir kimseyi uyarmak, bir fleyi aç›klamak
ya da anlam› güçlendirmek için kullan›-
l›r:
Hem benim iflim var.
2.
Aç›klama ni-
teli¤indeki ikinci tümceyi anlam›n› güç-
lendirerek birinciye ba¤lar:
Yorgun,
hem çok yorgun.
3.
Hem ... hem ... bi-
çiminde ayn› görevdeki ögeleri eflitlik,
pekifltirme, birlikte olma ya da karfl›tl›k
anlamlar›yla birbirine ba¤lar:
Hem oku-
yor hem çal›fl›yor.
hematoloji
a. Fr.
Kan bilimi.
hemcins
ön a. Far.+Ar.
Ayn› cinsten olan.
hemen
be.
1.
Hiç vakit geçirmeden, acele
olarak, çabucak:
Hemen gel.
2.
Tama
yak›n, yaklafl›k olarak, hemen hemen:
Hemen hepsi gelmifllerdi.
hemencecik
be. (heme’ncecik)
O anda,
çarçabuk:
fiunu hemencecik yap›ver.
hemen hemen
be.
1.
Neredeyse, birazdan:
Hemen hemen akflam oluyordu.
2.
He-
men.
hemfikir, -kri
ön a. Far.+Ar.
Ayn› düflünce-
de, ayn› görüflte olan.
hemoglobin
a. Fr. dirb.
Kandaki alyuvarlar-
da bulunan, kana rengini veren, hücre-
ler aras›nda oksijen ve karbondioksit
gaz›n›n iletilmesini sa¤layan madde.
hemflehri
a. Far.
1.
Ayn› köy, kasaba ya da
flehirden olan kifli; memleketli.
2.
“Ar-
kadafl”, “ahbap” anlamlar›nda bir ses-
lenme sözü.
hemflire
a. (hemfli:re) Far.
1.
Hasta bak›c›-
l›k yapan, meslek e¤itimi görmüfl kad›n.
2.
K›z kardefl.
hemzemin
a. Far.
Kara yoluyla ayn› düzey-
de olan demir yolu geçidi.
hendek, -¤i
a. Ar.
Geçmeye engel olabile-
cek biçimde uzunlamas›na kaz›lm›fl de-
rin çukur.
hengâme
a. (hengâ:me) Far.
Gürültü, pa-
t›rt›, kavga.
hentbol, -lü
a. ‹ng. sp.
Eller kullan›larak iki
tak›m hâlinde oynanan top oyunu, el to-
pu.
henüz
be. (he’nüz) Far.
1.
(olumlu tümce-
lerde) Az önce, yeni, flimdi:
Henüz kalk-
t›.
2.
(olumsuz tümcelerde) Daha, flu
ana kadar, hâlâ:
Henüz kalkmad›.
hep
be.
1.
Hiçbiri d›flta b›rak›lmayarak, bü-
tün olarak:
Hep arkadafl›z.
2.
Sürekli
olarak, her zaman daima:
Hep seni an›-
yoruz.
3.
ad.
Hepimiz, hepiniz, hepsi bi-
çiminde iyelik ekleri alarak bir fleyin bü-
tününü belirtir.
hepatit
a. Fr.
Sar›l›k.
hepsi
ad.
Bütünü, tümü, tamam›.
heptatlon
a. Fr. Yun. sp.
Art arda iki gün
boyunca bayanlar aras›nda yap›lan 100
m engelli koflusu, gülle atma, yüksek
atlama, 200 m koflusu, uzun atlama, ci-
rit atma ve 800 m koflusunu içeren ye-
di aflamal› atletizm yar›flmas›.
her
ön a. Far.
Genellik anlam› verir:
Her
gün yar›m saat yürürüm.
herhâlde
be.
Büyük bir olas›l›kla:
Herhâlde
yar›n gelirim.
her hâlde
be.
Her durumda, kesinlikle,
mutlaka.
hele
her hâlde
307
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 307
1...,297,298,299,300,301,302,303,304,305,306 308,309,310,311,312,313,314,315,316,317,...688
Powered by FlippingBook