turkce sozluk - page 322

Ad›na, yerine:
Bu ifli benim için yapar
m›s›n?
9.
Gidilen yönü, yeri belirtir:
‹s-
tanbul için bir bilet istiyorum.
içinde
be.
1.
Süresince, zarf›nda:
Üç gün
içinde bir yan›t bekliyorum.
2.
Ortam›n-
da:
Bu koflullar içinde yapaca¤›m›z faz-
la bir fley yoktu.
içindekiler
a.
Bir kitap ya da dergide bafl
ya da son bölüme konulan, bafll›klar›
sayfa numaras›yla gösteren liste; fih-
rist.
için için
be.
D›flar›ya yans›madan, a盤a
vurmayarak, gizli gizli:
Adam›n sözleri-
ne için için gülüyordu.
iç iflleri
ç. a.
Bir devletin iç güvenli¤iyle il-
gili iflleri.
iç kafiye
a.
‹ç uyak.
içki
a.
1.
‹çinde alkol bulunan içecek.
2.
‹ç-
ki içme ifli:
‹çkiye bafllamak için çok er-
ken de¤il mi?
içkili
ön a.
1.
‹çki içmifl olan:
Eve içkili bir
durumda geldi.
2.
‹çki içilen:
içkili lo-
kanta.
3.
be.
‹çki içmifl olarak:
Her gece
eve içkili gelirdi.
iç kulak, -¤›
a. anat.
Kula¤›n, salyangoz ve
yar›m daire kanallar›ndan oluflan ve
iflitme sinirleriyle iflitme duyumunu
beyne ileten bölümü.
içlenmek
(nsz.)
1.
(meyve, sebze için) Ta-
nelenmek, iç ba¤lamak.
2.
mec.
Kimse-
ye belli etmeden bir fleyi kendine dert
etmek, için için üzülmek.
içli
ön a.
1.
(taneli sebze ve kuru yemifl
için) ‹çi dolu.
2.
mec.
Kolayca duygula-
nan, incinen, duygulu, hassas:
içli bir
çocuk.
içli d›fll›
ön a.
Hiç gizlisi olmayan, senli
benli.
içli d›fll› olmak
birbirinden hiçbir
fleyi saklamayacak denli yak›n olmak,
senli benli olmak.
içme
a.
1.
‹çmek eylemi.
2.
‹çmeler.
içmek
(-i)
1.
Bir s›v›y› yutmak:
süt içmek.
2.
(sigara, pipo, nargile vb.) Duman›n›
içine çekmek:
sigara içmek.
3.
(nsz.)
‹çki kullanmak:
Arada bir içer.
4.
(ilaç
için) A¤›z yoluyla almak:
ilaç içmek.
içmeler
ç. a.
Do¤al olarak oluflan, içinde
mineraller bulunan, sa¤l›k vermesi içi-
len kaynak suyu.
iç mimar
a.
Bir yap›n›n içinin düzenlenme-
si, donat›lmas› vb. ince inflaat iflleriyle
u¤raflan kifli; dekoratör.
iç pazar
a.
Bir ülkenin kendi s›n›rlar› için-
deki al›flverifl.
iç rahatl›¤›
a.
Dertsizlik, tasas›zl›k.
iç savafl
Bir ülkede, ülke halk› aras›nda ç›-
kan savafl ya da bir grubun siyasal
amaçla yapt›¤› silahl› mücadele.
içsel
ön a.
‹çten gelen; bir fleyin özünde,
do¤as›nda bulunan; dâhilî.
içten
ön a.
1.
Candan, yürekten davranan,
samimi.
2.
be.
En önemli, can al›c› nok-
tas›ndan:
Bizi içten y›kmaya çal›fl›yor-
lard›.
3.
be.
Yürekten:
Bana çok içten
davran›yor.
içtenlik, -¤i
a.
‹çten olma durumu, sami-
miyet.
içten pazarl›kl›
ön a.
Yapaca¤› kötülü¤ü
kimseye sezdirmeyen; öfkesini, kinini
içinde saklayan.
içtima, -›
a. (içtima:) Ar.
1.
esk.
Toplanma.
2.
ask.
Askerlerin e¤itim, denetleme,
yoklama vb. amaçlarla bir alanda top-
lanmas›.
iç turizm
a.
‹nsanlar›n kendi ülkelerinde
yapt›¤› gezi.
iç tümce
a. dlb.
Bir tümce içinde tümleç gi-
bi kullan›lan baflka bir tümce:
Annem,
önce odan› toparla, dedi.
iç tüzük, -¤ü
a.
Meclis, ortakl›k, dernek vb.
kurulufllar›n iç çal›flmalar›n› düzenle-
mek için koyduklar› kurallar› içeren me-
tin.
iç uyak, ¤›
a.
Dizelerin ortas›ndaki sözcük-
lerin aras›nda kullan›lan uyak.
içya¤›
a.
Gevifl getiren hayvanlar›n kar›n
bofllu¤undan ç›kar›lan ya¤.
içyüz
a.
Görünenden tamamen baflka olan
yön, taraf:
‹flin içyüzünü bilmiyorum
idam
a. (i:dam) Ar.
1.
Ölüm cezas›.
2.
huk.
içinde
idam
322
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 322
1...,312,313,314,315,316,317,318,319,320,321 323,324,325,326,327,328,329,330,331,332,...688
Powered by FlippingBook