turkce sozluk - page 346

Gelgit olay›nda denizin yükselmesi,
met.
3.
mec.
Büyüklük taslama.
kabarmak
(nsz.)
1.
A¤›rl›¤› artmaks›z›n
hacmi büyümek:
Kek, istedi¤im gibi ka-
barmam›fl.
2.
Is› etkisiyle taflmaya yüz
tutmak:
Süt kabard›.
3.
(akarsular için)
Sular› artmak, yükselmek:
Ya¤›fllar ne-
deniyle dere iyice kabard›.
4.
(deniz
için) Dalgal› duruma gelmek:
F›rt›na ne-
deniyle deniz kabard›.
5.
Niceli¤i art-
mak, büyümek:
Geçen ay giderlerimiz
oldukça kabarm›fl.
6.
fiiflmek, geniflle-
mek:
damarlar› kabarmak.
7.
(hayvan-
lar için) Tüyleri dikilip iri bir görünüm
almak:
Hindi sonunda kabard›.
8.
Is›,
nem gibi etkiler nedeniyle bulundu¤u
yüzeyden ayr›lmak:
Masan›n kaplamas›
kabarm›fl.
9.
mec.
Böbürlenmek, gu-
rurlanmak.
10.
(nsz., -e) mec.
Bir kim-
seye kafa tutmak, diklenmek.
kabart›
a.
1.
Kabarm›fl yer.
2.
Ç›k›nt›, tüm-
sek.
kabartma
a.
1.
Kabartmak eylemi.
2.
Bir
biçim ya da süslemenin düz yüzey üze-
rinde oluflturdu¤u ç›k›nt›:
kabartma ha-
rita.
3.
Alç›, kil gibi ifllenebilir madde-
lerle girintili ç›k›nt›l› yüzeyler oluflturu-
larak yap›lm›fl eser ya da duvar süsü;
rölyef.
kabartmak
(-i)
Kabarmas›na neden olmak,
kabarmas›n› sa¤lamak.
kabartma tozu
a.
Pastac›l›kta kabarmay›
sa¤layan ve temel maddesi sodyum bi-
karbonat olan toz kar›fl›m.
kaba saba
ön a.
1.
Görgüsüz.
2.
Özensiz,
gelifligüzel.
kabataslak, -¤›
ön a.
Ayr›nt›lara girmeden,
ana çizgilerini belirten:
kabataslak bir
harita.
Kâbe
öz a.
Mekke’de bulunan ve ‹slam
dünyas›nca k›ble kabul edilen kutsal ya-
p›.
kab›z, -bz›
a. Ar.
Peklik.
kabil (I)
(ka:bil) (k kal›n okunur) Ar.
Olabi-
lir, olanakl›, mümkün:
Seni ifle almam›z
kabil de¤il.
kabil (II)
(kabi:l) (k kal›n okunur) Ar.
Türlü,
benzer, gibi:
Bu kabil ifllerle zaman har-
camay›n.
... kabilinden
türünden, gibi:
Mucize kabilinden kurtuldu.
kabile
a. (kabi:le) Ar. topb.
Boy.
kabiliyet
a. (ka:biliyet) (k kal›n okunur) Ar.
Yetenek.
kabin
a. Fr.
1.
Küçük, kapal› ve özel bölme:
telefon kabini.
2.
Gemilerde kamara.
3.
Uçaklarda, uzay araçlar›nda küçük böl-
me.
4.
Plajda soyunup giyinme yeri.
kabine
a. (kabi’ne) Fr.
Bakanlar kurulu.
kabir, -bri
a. Ar.
Mezar, gömüt.
kablo
a. (ka’blo) Fr.
Elektrik ak›m› iletimin-
de kullan›lan ve yal›tkan bir k›l›f içinde
bulunan metal tel.
kabotaj
a. Fr.
Bir ülkenin kendi liman ve is-
keleleri aras›nda gemi iflletme ifli.
kabristan
a. Ar.+Far.
Mezarl›k.
kabuk, -¤u
a.
1.
Bir fleyin üstünü kaplayan
ve onu d›fl etkilere karfl› koruyan sertçe
bölüm:
a¤aç kabu¤u.
2.
Deri üzerinde
bir yaran›n ya da sivilcenin kurumas›y-
la oluflan sertçe tabaka.
3.
gökb.
Bir s›-
v› ya da atmosferi d›fltan saran sert kat-
man.
4.
hayb.
Baz› hayvanlar›n üstünü
kaplayan kitinli, kemiksi, boynuzsu, si-
lisli ya da kalkerli örtü:
salyangoz kabu-
¤u.
kabuklaflmak
(nsz.)
Kabuk durumunu al-
mak, kabuk gibi sertleflmek.
kabuklular
ç. a. hayb.
Yengeç, ›stakoz gibi
kabuklar› sertleflmifl olan ve solunum
organlar› bal›klara benzeyen eklem ba-
cakl›lar s›n›f›.
kabul, -lü
a. (kabu:l) Ar.
1.
Bir fleye isteye-
rek ya da istemeyerek raz› olma.
2.
Ko-
nuklar›n› yan›na, kat›na alma.
3.
Sunu-
lan bir fleyi alma.
4.
Bir öneriyi onayla-
ma, uygun bulma.
5.
Bir yere, bir çev-
reye al›nma.
kabul etmek 1)
raz› olmak:
Bu paray› kabul ediyorum.
2)
yan›na,
kat›na alma:
Baflbakan, konuk bakan›
kabul etti.
3)
sunulan bir fleyi almak:
kabarmak
kabul
346
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 346
1...,336,337,338,339,340,341,342,343,344,345 347,348,349,350,351,352,353,354,355,356,...688
Powered by FlippingBook