yer doldurmak.
kalabal›klaflmak
(nsz.)
Kalabal›k duruma
gelmek:
Tören alan› gittikçe kalabal›kla-
fl›yordu.
kalakalmak
(nsz.)
1.
Bir durum karfl›s›nda
flafl›rmak:
Onu birden karfl›mda görün-
ce öylece kalakald›m.
2.
Güç bir du-
rumda kalmak:
Bir anda befl paras›z ka-
lakalm›flt›m.
kalan
ön a.
1.
Kalmak eylemini yapan.
2.
Artan.
3.
mat.
Bir bölme iflleminde bö-
lünenden artan say›.
4.
mat.
Bir ç›kar-
ma iflleminin sonucu, fark.
kalantor
a.
ve
ön a. ‹t.
Gösterifli seven, var-
l›kl› (kifli).
kalas
a.
1.
Kal›nca biçilmifl uzun tahta.
2.
Kal›p, döfleme kirifli, kasa, iskele taban›
vb. ifllerde kullan›lan kal›n biçilmifl ke-
reste.
kalay
a.
1.
kim.
Gümüfl beyazl›¤›nda, yu-
muflak, kolay ifllenebilen ve atom nu-
maras› 50, atom kütlesi 118,71 olan bir
element (simgesi: Sn).
2.
Kalaylanm›fl
bir kab›n üzerindeki beyaz alafl›m taba-
kas›.
kalaylamak
(-i)
1.
Oksitlenmeden koru-
mak için bir metal parçan›n, özellikle bir
kab›n üzerini eritilmifl kalay tabakas›yla
kaplamak.
2.
argo
Sövmek, küfretmek.
kalbur
a. Ar.
Tah›l ve iri taneli fleyleri ele-
mekte kullan›lan büyük delikli elek.
kalbur kemi¤i
a. anat.
Al›n kemi¤inin arka-
s›nda kafatas›n›n alt ve ön bölümünü
oluflturan kemik.
kalburüstü
ön a. Ar.+T.
Seçkin, sivrilmifl.
kalça
a.
Bacakla bö¤ür aras›nda iki yana
ç›k›nt›l› vücut bölümü.
kalça kemi¤i
a. anat.
Le¤enin ön ve yan
taraflar›n› oluflturan, genifl ve yass› ke-
mik çiftlerinden her biri.
kald›raç, -c›
a. fiz.
Az bir güç ile a¤›r bir
yükü kald›rmaya yarayan, bir dayanma
noktas› üzerinde hareket edebilen düze-
nek; manivela.
kald›r›c›
a. uygb.
A¤›r bir yükü yerinden
kald›rmak ya da yerini de¤ifltirmek için
kullan›lan araç.
kald›r›m
a.
1.
Yaya yolu, tretuvar.
2.
Yolla-
ra yap›lan tafl döfleme.
kald›rmak
(-i)
1.
Bulundu¤u yerden almak:
Kitaplar›n› masan›n üzerinden kald›r.
2.
Yukar› do¤ru hareket ettirmek:
Elini kal-
d›rd›, söz istedi.
3.
Çekmek, tafl›mak:
Bu bavulu kald›ramazs›n.
4.
Elin ulafla-
mayaca¤› bir yere koymak:
‹laçlar› orta-
dan kald›ral›m, çocuklar›n eline geçme-
sin.
5.
(ürün için) Toplamak, almak:
Bu
y›l bol bu¤day kald›rd›k.
6.
Uyand›r-
mak:
Sabah beni sekizde kald›r›r m›s›-
n›z?
7.
(-i, -den)
Baflka yere götürmek:
fiu çantay› kald›r.
8.
(hasta için) Hasta-
neye götürüp yat›rmak:
Dedemi hasta-
neye kald›rd›lar.
9.
(ölü için) Gerekli tö-
reni yap›p topra¤a vermek:
‹kindi na-
maz›ndan sonra cenazeyi kald›rm›fllar.
10.
‹yi etmek, iyilefltirmek:
Bu ilaç bir
günde beni aya¤a kald›rd›.
11.
Kaç›r-
mak:
A¤an›n k›z›n› da¤a kald›rm›fllard›.
12.
Yok etmek:
Adam› ortadan kald›rd›-
lar.
13.
Ö¤renciyi sözlü yoklama için
tahtaya ça¤›rmak.
14.
Bir kuruluflun et-
kinli¤ine son vermek:
Bu daireyi kald›-
r›p yerine daha kapsaml›s›n› kuraca¤›z.
15.
Bir yasay›, bir uygulamay›, bir
program› geçersiz, hükümsüz k›lmak:
Bölgemizdeki ola¤anüstü durumu kal-
d›rd›lar.
16.
mec.
Uygun gelmek, yak›fl-
mak, götürmek:
Böyle bir giysi bu töre-
ni kald›rmaz.
17.
mec.
Katlanmak, da-
yanmak:
Kald›ramayaca¤›m kadar kötü
fleyler söyledi.
kale
a. Ar.
1.
tar.
Savunma ve güvenli¤i
sa¤lamak amac›yla düflman›n gelebile-
ce¤i yollarda, askerî önemi olan kent-
lerde, geçit ve dar bo¤azlarda yap›lan
kal›n duvarl›, burçlu, mazgall› dayan›kl›
yap›.
2.
sp.
Futbol, hentbol, su topu gi-
bi tak›m oyunlar›nda, oyun alan›n›n iki
ucunda, iki yan direk ve onlar› ba¤layan
üst direk ile bunlar›n aralar›na gerilmifl
kalabal›klaflmak
kale
351
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 351