Hayvanlar›n ya da bitkilerin tümü:
hay-
vanlar âlemi, bitkiler âlemi.
6.
Ortam,
çevre:
Bu âlemde sana yer yok.
7.
mec.
E¤lence, e¤lenti:
Dün akflam yine âlem
yapt›k.
8.
Düflünce, duygu, düfl gücü:
Telefon sesi onu kendi âleminden ay›r-
d›.
9.
Kendine özgü birçok niteli¤i olan
fley:
Eski Türk filmleri bir âlemdi.
alemdar
a. Ar.+Far.
Bayrak ya da sancak
tafl›yan kifli, bayraktar, sancaktar.
alenen
be. (ale’nen) Ar.
Gizlemeden, her-
kesin gözü önünde, aç›kça:
Adam ale-
nen yalan söylüyor.
alerji
a. Fr.
1.
Baz› canl›lar›n, bir maddeye
hastal›k derecesinde gösterdi¤i anor-
mal tepki:
Çilek bende alerjiye neden
oluyor.
2.
mec.
Bir kimseye ya da bir
fleye duyulan olumsuz tepki:
Senin o
arkadafl›na nedense alerjim var.
alerjik
ön a.
1.
Alerji ile ilgili olan:
Alerjik
bir rahats›zl›¤› varm›fl.
2.
mec.
Bir kim-
seye ya da bir maddeye alerjisi olan.
alet
a. (a:let) Ar.
1.
Bir el iflini gerçeklefltir-
mek bir sanat› ya da zanaat› uygulamak
için özel olarak yap›lm›fl nesne:
müzik
aleti, marangoz aleti.
2.
Bir makinenin
ifllemesini sa¤layan bölümlerden her
biri.
3.
Kötü bir ifle yard›mc› ya da ara-
c› olan kimse:
H›rs›zl›k olay›nda onu
alet olarak kulland›lar.
(birini) alet et-
mek
bir kimseyi kötü bir iflte kendi ç›ka-
r› için kullanmak:
Amaçlar›na ulaflmak
için beni alet ettiler.
alet olmak
bilerek
ya da bilmeyerek kötü bir iflte arac›l›k
yapmak:
Ona alet oldu¤umun fark›nda
de¤ildim.
alet edevat
ç. a. Ar.
Aletler, araçlar.
aletli jimnastik, -¤i
a. sp.
Birtak›m araçlar
kullan›larak ya da onlardan yararlan›la-
rak yap›lan jimnastik.
alev
a.
1.
Yanan maddelerden yukar›ya
do¤ru ç›kan, çevresine ›s› ve ›fl›k yayan
akkor durumundaki gaz kütlesi; alaz,
yalaz, yal›m.
2.
Atefl, k›v›lc›m, s›cakl›k:
Hal›n›n üzerine alev düflünce heyecan-
land›k.
3.
mec.
Coflku, heyecan, aflk
atefli:
Onu görünce, sanki içi alev gibi
yan›yordu.
4.
M›zrak uçlar›na tak›lan
küçük bayrak, flama.
alev almak
yan-
maya bafllamak, alevlenmek:
Ahflap ev
birden alev ald›.
alev alev
be.
1.
Alevli bir biçimde:
Ev alev
alev yan›yordu.
2.
Vücut ›s›s› normalin
üzerine ç›kmak:
Atefli çok yükseldi, alev
alev yan›yor.
Alevi
öz. a. (alevi:) Ar.
Alevilik mezhebin-
den olan kifli.
Alevilik, -¤i
öz a. (alevi:lik)
Halife Hz. Ali’yi
di¤er üç halifeden üstün sayanlar›n
ba¤l› oldu¤u mezhep.
alevlenmek
(nsz.)
1.
Alev ç›kararak yan-
maya bafllamak:
Mangaldaki kömür bir-
den alevlendi.
2.
mec.
Yeniden baflla-
mak, yeniden gündeme gelmek:
Ayr›l-
maya karar vermifllerdi, ama aflklar›
alevlendi.
3.
mec.
Gerginleflmek, sert-
leflmek:
Tart›flma alevlendi.
4.
mec.
Öf-
kelenmek, parlamak:
O sözü duyunca
birden alevlendi.
aleyh
a. Ar.
Karfl›, karfl›t, z›t:
Herkes onun
aleyhine çal›fl›yordu
.
(birisinin) aley-
hinde olmak
birine karfl› olmak:
Onun
aleyhinde olmamal›s›n.
(birinin) aley-
hine olmak
bir durum birinin zarar›na
olmak:
Onunla oturup konuflmazsan
senin aleyhine olur.
aleyhtar
ön a. (aleyhta:r) Ar.+Far.
Birine,
bir duruma, bir düflünceye karfl› olan;
karfl›tç›.
aleykümselam
ünl.
“Selamünaleyküm”
selamlama sözüne “Esenlik üzerinize
olsun.” anlam›nda verilen karfl›l›k.
alfa
a. Yun.
Yunan alfabesinin ilk harfi.
alfabe
a. Fr.
1.
Bir dilin seslerini yaz›ya ak-
tarmakta kullan›lan ve belli bir s›raya
göre dizilmifl harflerin tümü, abece:
La-
tin alfabesi, Arap alfabesi.
2.
Bir dilin
harflerini ve hecelerini tan›tarak okuma
ö¤reniminde yararlan›lan kitap.
3.
mec.
Bir iflin bafllang›ç noktas›:
Bu bilgiler
alemdar
alfabe
38
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 38