co¤.
Yer kabu¤unun bir bölümünün alt
katmanlara do¤ru çökmesi.
alçalmak
(nsz.)
1.
Yüksekli¤i azalmak, al-
çak duruma gelmek
: Uçak oldukça al-
çald›.
2.
mec.
Sayg›nl›¤›n› yitirmek, de-
¤eri azalmak, baya¤›laflmak:
Para için
bu kadar alçalmamal›s›n.
alç›
a.
Alç› tafl›n›n piflirilmesiyle elde edilen
beyaz toz madde.
alç›ya almak
k›r›lan
bir kemi¤i, gereken biçimde kaynama-
s›n› sa¤lamak amac›yla alç›ya bat›r›lm›fl
sarg› ile sarmak:
Kolum k›r›l›nca alç›ya
ald›lar.
alç›lamak
(-i)
1.
Bir yüzeyi alç›yla s›va-
mak.
2.
Bir deli¤i alç›yla doldurmak.
alç› tafl›
a. yerb.
Tortul kayaçlar durumun-
da bulunan, alç› elde etmeye yarayan
bir mineral.
aldanmak
(nsz., -e)
1.
Görünüfle kap›larak
yanl›fl bir yarg›ya varmak, yan›lmak:
Havaya aldan›p flemsiyemi almad›m.
2.
Bir yalana kanmak:
Sözlerine aldan›nca
zarara u¤rad›m.
3.
Düfl k›r›kl›¤›na u¤ra-
mak
: Bu ifle bu kadar para yat›rd›m,
ama aldanm›fl›m.
4.
(bitki için) Havan›n
zamans›z ›s›nmas›yla mevsimi gelmedi-
¤i hâlde çiçek açmak:
Meyve a¤açlar›
aldan›p çiçek açt›.
aldatmaca
a.
Aldatmay› amaçlayan davra-
n›fl, söz, oyun; kand›rmaca:
Bu davran›-
fl›n›n bir aldatmaca oldu¤unu hemen
anlad›m.
aldatmak
(-i)
1.
Beklenmedik bir davran›fl-
la ya da farkl› bir görüntü vererek bir
kimseyi yan›ltmak ya da kand›rmak:
De-
dem, Noel baba k›l›¤›na girerek bizi al-
datt›.
2.
Bir kimseyi oyuna getirerek, tu-
za¤a düflürerek ondan kazanç sa¤la-
mak:
Pazarlamac› ev ev dolafl›p bütün
sokak sakinlerini aldatm›fl.
3.
Sözünde
durmamak, yalan söylemek
: Gelece¤ini
söylemiflti, ama yine bizi aldatt›.
4.
Gö-
rünürdeki durumu ile o fley hakk›nda
yanl›fl bir düflünceye sahip olmak:
Tele-
vizyon görüntüsü insan› aldat›yor.
5.
Bir baflkas›yla iliflkiye girerek efline, ni-
flanl›s›na ya da sevgilisine sadakatsizlik
etmek.
6.
Ayartmak, kötü yola sürükle-
mek:
Adam› aldat›p h›rs›zl›k yapt›rm›fl-
lar.
7.
Bir kimseyi oyalamak, avutmak:
Gereksiz oyunlarla çocu¤u aldatmaya
çal›flt›k.
ald›rmak
(-i, -e)
1.
Almak eylemini yapt›r-
mak:
F›r›ndan ekmek ald›rd›.
2.
Birini
yan›na getirtmek:
Babas›n›, Almanya’ya
yan›na ald›rm›fl.
3.
Vücuttaki bir orga-
n›n, bir dokunun hastal›k nedeniyle
operasyonla al›nmas›n› sa¤lamak:
Sol
böbre¤ini ald›rd›.
4.
(-e)
(olumsuz bi-
çimde) De¤er vermek, önem vermek,
dert etmek:
Ne yaparsa yaps›n, ald›rma-
mal›s›n.
ald›rmaz
ön a.
Bir fleyi ciddiye almayan,
bir fleye önem vermeyen, umursamaz,
lakay›t, vurdumduymaz:
Ald›rmaz bir
havayla yürüyüp gitti.
ald›rmazl›k
a.
Kay›ts›zl›k, umursamazl›k,
vurdumduymazl›k
alegori
a. Fr. ed.
Bir düflüncenin, bir ya-
flant›n›n, bir davran›fl›n daha iyi anlafl›l-
mas›n› sa¤lamak amac›yla göz önünde
canland›rma.
alelacele
be. (ale’lacele)
Çok acele, çabu-
cak, ivedilikle:
Alelacele ç›k›p gitti.
alelade
ön a. (ale’la:de) Ar.
1.
Her zaman-
ki gibi, özelli¤i olmayan, ola¤an:
Alelade
bir gün geçirdik.
2.
S›radan, baya¤›:
Çok önemli biriydi, ama alelade bir in-
san gibi davran›yordu.
alem
a. Ar.
1.
Bayrak.
2.
Minare, kubbe ve
bayrak direklerinin tepesine yerlefltiril-
mifl ay y›ld›z ya da lale biçiminde metal
süs, sembol.
âlem
a. (a’lem) Ar.
1.
Yeryüzü ve gökyü-
zündeki varl›klar›n oluflturdu¤u bütün,
kâinat, evren.
2.
Dünya, cihan.
3.
Bafl-
kalar›, herkes, bütün insanlar:
Bu ifle
âlem ne der acaba?
4.
Belli bir konuyla
ilgili ifllerin ve bu ifllerle u¤raflan kiflile-
rin tümü:
spor âlemi, sanat âlemi.
5.
alçalmak
âlem
37
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 37