turkce sozluk - page 478

mas›n› sa¤lamak:
Bana denizcilik hak-
k›nda çok fley ö¤retmiflti.
ö¤retmen
a.
Bir e¤itim kurumunda bilimle,
sanatla, teknikle ilgili bilgileri ö¤ret-
mekle görevli kifli; muallim.
ö¤ün
a.
(yemek için) Kez:
Bugün dört ö¤ün
yemek yedim.
ö¤ürmek
(nsz.)
1.
Kusarken ya da kusacak
gibi olurken ö¤ürtü sesi ç›karmak.
2.
hlk.
Bö¤ürmek.
ö¤ürtü
a.
Ö¤ürmek durumu ya da ö¤ürür-
ken ç›kan ses.
ö¤üt, -dü
a.
Bir kifliye yapmas› ya da yap-
mamas› gereken fleyler için söylenen
söz, nasihat.
ö¤üt vermek
ö¤ütlemek,
nasihat etmek.
ö¤ütlemek
(-i, -e)
Bir kifliye yapmas› ya da
yapmamas› gereken fleyleri söylemek,
ö¤üt vermek, nasihat etmek.
ö¤ütmek
(-i)
1.
Bir maddeyi bir araçla eze-
rek un durumuna getirmek.
2.
(yiyecek
için) Çi¤nemek, ezmek.
öhö
ünl.
1.
Öksürme sesi.
2.
Varl›¤››n› bel-
li etmek, dikkat çekmek, biriyle e¤len-
mek gibi amaçlarla öksürür gibi yapa-
rak ç›kar›lan ses.
ökçe
a.
Ayakkab›n›n, ayak topu¤unun alt›-
na gelen yüksek ve sert bölümü.
ökse otu
a. bitb.
Ökse otugillerden; elma,
armut, kiraz, ›hlamur, erik gibi a¤açlar›n
dallar›nda asalak olarak yaflayan; üzü-
me benzer meyve veren zararl› bir bitki.
öksürmek
(nsz.)
Solunum yollar›ndaki ra-
hats›zl›k nedeniyle akci¤erlerdeki hava-
y› istek d›fl› ve gürültülü bir biçimde d›-
flar› vermek.
öksürük, -¤ü
a.
Solunum yollar›n›n zorlan-
mas› nedeniyle akci¤erlerdeki havan›n
birdenbire ve gürültüyle d›flar› at›lmas›.
öksüz
a.
ve
ön a.
1.
Annesi ya da hem an-
nesi hem de babas› ölmüfl olan (ço-
cuk).
2.
mec.
Kimsesiz, sahipsiz (kifli).
öküz
a.
1.
Araba çekmekte, çift sürmekte
kullan›lan k›s›rlaflt›r›lm›fl erkek s›¤›r.
2.
mec.
Kaba, görgüsüz, bön kimse.
öküz
gibi
anlay›fls›z, aptal.
ölçek, -¤i
a.
1.
Birim kabul edilen herhan-
gi bir fleyin alabildi¤i kadar ölçü:
Un, üç
ölçek kat›lacak.
2.
Tah›l ölçmeye yarar
kap, kile.
3.
co¤.
ve
mat.
Harita üzerin-
de görülen belirli iki nokta aras›ndaki
uzunlu¤un, yeryüzündeki bu iki nokta
aras›ndaki gerçek uzunlu¤a oran›.
ölçmek
(-i)
1.
En, boy, zaman, hacim gibi
bir niceli¤i kendi cinsinden bir birimle
karfl›laflt›r›p kaç birim geldi¤ini belirt-
mek:
bir arsan›n alan›n› ölçmek.
2.
mec.
Söz ve davran›fllar›n afl›r› olma-
mas›na özen göstermek:
Sözlerinizi öl-
çerek konuflun lütfen.
ölçüp biçmek
bir
konuyu bütün yönleriyle, en ince ayr›n-
t›lar›na kadar düflünmek, de¤erlendir-
mek.
ölçü
a.
1.
Ölçmek eylemi, ölçmek ifllemi:
Odan›n enini boyunu ölçtün mü?
2.
Bir
ölçümde kullan›lan birim, ölçme birimi:
Litre, s›v›lar› ölçmede kullan›lan bir öl-
çüdür.
3.
Bir ölçümden elde edilen so-
nuç:
Boyunun ölçüsü kaç?
4.
ed.
Bir
manzumedeki dizelerin hece ve durak
bak›m›ndan denk oluflu, vezin.
5.
mec.
Afl›r›ya kaçmama, ›l›ml› olma durumu:
fiakan›n da bir ölçüsü var.
ölçülü
ön a.
1.
Ölçülmüfl, ölçüsü al›nm›fl.
2.
mec.
Söz ve davran›fllar›nda afl›r› ol-
mayan, ›l›ml›.
ölçüm
a.
1.
Ölçmek eylemi.
2.
Ölçerek el-
de edilen sonuç:
Bu alan›n ölçümü kaç
metre kare?
ölçüsüz
ön a.
1.
Ölçülmemifl, ölçüsü al›n-
mam›fl.
2.
Gelifligüzel, rastgele:
ölçü-
süz bir harcama.
ölçüt
a.
Bir yarg›ya varmak, bir de¤erlen-
dirme yapmak ya da de¤er belirtmek
için baflvurulan ilke; kriter; k›stas.
öldürmek
(-i)
1.
Bir canl›n›n yaflam›na son
vermek.
2.
(zaman için) Bofluna geçir-
mek:
Arkadafllar›yla kahvehanede
azamn öldürüyor.
3.
Rahats›zl›k ver-
mek:
Bu koku beni öldürecek.
4.
mec.
ö¤retmen
öldürmek
478
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 478
1...,468,469,470,471,472,473,474,475,476,477 479,480,481,482,483,484,485,486,487,488,...688
Powered by FlippingBook