otorite
a. Fr.
1.
Yapt›rma ya da yasak etme
yetkisi ya da gücü; yetke.
2.
Düflünce-
leri genifl bir kitle taraf›ndan benimsen-
mifl kifli ya da eser:
O, hukuk alan›nda
bir otoritedir.
otoriter
ön a. Fr.
Bir üstünlük, bir buyur-
ganl›k gösteren:
otoriter bir anne.
otostop
a. ‹ng.
Gidece¤i yere kadar para
vermeden gitmek için bir yayan›n, yol-
dan geçen bir otomobili durdurarak
binmesi.
otoyol
a. Fr.+T.
Trafi¤i yo¤un olan bölgeler-
de kesintisiz, h›zl› ve güvenli bir ulafl›m
sa¤lamak amac›yla yap›lm›fl, çift yönlü
ve özel nitelikleri olan, genifl kara yolu;
otoban.
otsu
a. bitb.
Ot görünümde olan, gövdesi
odunlaflmayan (bitki).
oturak, -¤›
a.
1.
Oturulacak yer ya da fley.
2.
Tahtadan alçak iskemle.
3.
‹çine ab-
destin yap›ld›¤› kap, laz›ml›k.
oturakl›
ön a.
1.
(nesne için) Bulundu¤u
yerde sa¤lam duran, gösteriflli:
oturakl›
bir yap›.
2.
mec.
(kifli için) Davran›flla-
r›yla sayg› uyand›ran, a¤›rbafll›:
oturak-
l› bir adam.
3.
(söz için) Yerinde ve za-
man›nda söylenen:
oturakl› bir yan›t.
oturmak
(-e)
1.
Vücudun belden yukar›s›
dik duracak biçimde a¤›rl›¤› kaba etlere
vererek bir yere yerleflmek:
fiu koltu¤a
oturabilirsin.
2.
Bu biçimde yerleflti¤i
yerde kalmak:
‹ki saattir oturuyorum,
s›k›ld›m.
3.
Uygun gelmek, uymak:
Pantolon üzerine oturmad›.
4.
Bir yerde
sürekli olarak kalmak, ikamet etmek:
Hangi semtte oturuyorsunuz?
5.
(nsz.)
Hiçbir ifl yapmadan bofl zaman geçir-
mek:
Böyle oturaca¤›na bana biraz yar-
d›m et.
6.
(nsz.)
(toprak, temel, yap›
için) Çökmek, afla¤› inmek:
Bu bina ar-
kaya do¤ru oturmufl.
7.
Biriyle beraber
yaflamak:
Okul arkadafl›yla oturuyor.
8.
(s›v›, tortular için) Dibe çökmek.
oturmufl
ön a. mec.
Yerleflmifl, güçlenmifl:
Oturmufl bir tak›md›.
oturtma
a.
1.
Oturtmak eylemi.
2.
Halka bi-
çiminde kesilmifl patetes patl›can ya da
kabak gibi sebzelerle yap›lan k›ymal› bir
yemek.
oturtmak
(-i, -e)
Oturmak eylemini yapt›r-
mak.
2.
Koymak, yapmak, yerlefltir-
mek.
oturum
a.
Meclis, mahkeme, kongre gibi
herhangi bir kurulun gündemindeki ko-
nular› görüflmek, tart›flmak için yapt›¤›
toplant›.
otuz
a.
1.
Yirmi dokuzdan sonra gelen sa-
y› ve bu say›y› gösteren rakam, 30,
XXX.
2.
ön a.
Yirmi dokuzdan bir fazla
olan:
otuz kifli.
otuzar
ön a.
K›rkl› gruplar biçiminde üleflti-
rilmifl olan:
otuz y›l.
otuzuncu
ön a.
S›ras› ya da yeri otuz say›-
s›yla belirtilen:
otuz sayfa.
ova
a. co¤.
Çevresine göre çukurda kalm›fl,
genellikle alüvyonlarla kapl›, akarsular-
la parçalanmam›fl düzlük.
oval, -li
ön a. Fr.
Yumurta biçiminde olan.
ovalamak
(-i)
1.
Ellerini birbirine ya da bir
fleye sürtmek.
2.
Sertçe ovmak.
ovmak
(-i)
1.
Elini bir fleyin üzerine bast›ra
bast›ra sürtmek.
2.
Temizlemek ama-
c›yla bir temizleyici maddeyi bir fleyin
üzerine kuvvetlice sürtmek:
tavalar› ov-
mak.
ovuflturmak
(-i)
1.
Bir fleyi bast›rarak bafl-
ka bir fleyin üzerinden geçirmek.
2.
(el
için) Birbirine sürtmek.
oy
a.
1.
Bir seçimde, bir toplant›da sunulan
seçeneklerden birini tercih etme; rey.
2.
Bu tercihi belirten söz, yaz› ya da iflaret.
oy çoklu¤u
oylamaya kat›lanlar›n yar›-
dan ço¤unun ayn› do¤rultuda oy kul-
lanmas›.
oya
a.
‹pek, ibriflim, ince iplik kullanarak
i¤ne, t›¤ vb. bir araçla yap›lan ince dan-
tel.
oyalamak (I)
(-i)
1.
Birinin ilgisini, dikkati-
ni belirli bir süre için baflka bir fley üze-
rine çekmek; avutmak; meflgul etmek.
otorite
oyalamak
473
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 473