turkce sozluk - page 474

2.
Çeflitli hilelere baflvurarak zaman ka-
zanmak:
Borcunu ödememek için bizi
oyal›yor.
3.
Birinin e¤lenmesini, hoflça
zaman geçirmesini sa¤lamak.
oyalamak (II)
(-i)
Oya yaparak bir fleyi
süslemek.
oy birli¤i
a.
Bir oylamaya kat›lan herkesin
ayn› do¤rultuda oy kullanmas›.
oylamak
(-i)
Bir karar›, bir öneriyi oya sun-
mak, oya koymak.
oylum
a. hlk.
1.
Hacim.
2.
ön a.
‹çi oyul-
mufl, çukur durumuna getirilmifl olan.
oylum oylum
oymal›, girintili, ç›k›nt›l›.
oyma
a.
ve
ön a.
1.
Oymak eylemi.
2.
Oya-
rak türlü biçimler verme:
oyma masa.
oyma bask›
a.
Çinko, bak›r, tahta gibi lev-
halar üzerine kaz›mayla yap›lan resmi
k⤛da basma tekni¤i.
oymak (I)
(-i)
Keskin, sivri uçlu bir araçla
bir fleyi yontarak ya da delerek çukur
oluflturmak.
oymak (II)
a.
1.
Ayn› soydan gelen ve kül-
tür, din, dil, akrabal›k ba¤lar›yla birbir-
lerine ba¤l›, bir baflkan›n yönetiminde
göçebe ya da yerleflik bir yaflam süren
topluluk; afliret.
2.
‹zcilikte küçük birlik.
oynak
ön a.
1.
Hareket edebilen, sabit ol-
mayan:
Sandalyenin oynak bir aya¤›
vard›.
2.
Canl›, hareketli:
oynak bir mü-
zik.
3.
Karars›z, de¤iflken:
Bugünlerde
dolar kuru çok oynak.
4.
(kad›n için)
Davran›fllar› a¤›rbafll› olmayan.
oynama
ünl. (olumsuz olarak)
“Gere¤i gibi
yap”, “oyalanma”, “bofluna zaman yitir-
me” anlamlar›nda kullan›lan bir uyar›
sözü.
oynamak
(nsz.)
1.
Oyalanma, e¤lenme,
zaman geçirme gibi amaçlarla bir fleyle
u¤raflmak:
Saatlerdir top oynuyorlar.
2.
K›m›ldamak, hareket etmek:
Bu bina te-
melinden oynam›fl.
3.
(eflya için) Her-
hangi bir parças› k›m›ldamak, hareket
etmek:
Bu sandalyenin aya¤› oynuyor.
4.
(-le)
Bir fleyi ellemek, kurcalamak:
Televizyonla oynama.
5.
Temsilde ya da
filmde bir rolü yorumlamak:
Baflrolde
kim oynuyor?
6.
(temsil, film için) Ti-
yatroda, sinemada, televizyonda göste-
rilmek:
Taksim Sahnesinde hangi tem-
sil oynuyor?
7.
Bir spor etkinli¤ine ka-
t›lmak:
basketbol oynamak.
8.
(-le)
Tehlikeye atmak, önemsememek:
Ço-
cu¤un gelece¤inle oynuyorsun.
9.
(nsz.)
(para, fiyat vb. için) De¤ifliklik
göstermek:
Bunun fiyat› 10 lira ile 20 li-
ra aras›nda oynar.
10.
Müzik eflli¤inde
ritmik hareketler yapmak:
çiftetelli oy-
namak.
11.
Bir flans oyununa para ya-
t›rmak:
say›sal loto oynamak.
12.
mec.
Rastgele yön vermek, aldatmak:
fians
benimle oynuyor.
oynafl
a.
Aralar›nda toplumca hofl karfl›lan-
mayan bir iliflki bulunan kad›n ve erkek-
ten her biri.
oynaflmak
(nsz., -le)
1.
Birbiriyle oyna-
mak:
Köpekler bahçede oynafl›yorlard›.
2.
Aralar›nda gönül iliflkisi olmak.
oynatmak
(-i)
1.
Oynamas›n› sa¤lamak.
2.
(nsz.)
Delirmek, akl›n› yitirmek:
Zavall›
adam, oynatm›fl.
3.
mec.
Verdi¤i sözü
yerine getirmeyerek karfl› taraf› aldat-
mak:
‹ki ayd›r benimle oynuyorsun.
oynaya oynaya
be.
Büyük bir sevinçle:
Hep
birlikte oynaya oynaya gittiler.
oysa
ba¤. (o’ysa)
Söylenenin bir sonra
söylenene karfl›t oldu¤unu belirterek iki
tümceyi birbirine ba¤lar; oysaki; hâlbu-
ki:
S›navdan zay›f not alm›fl, oysa çok
çal›flm›flt›.
oysaki
ba¤. (o’ysaki)
Oysa; hâlbuki.
oyuk, -¤u
a.
1.
Oyulmufl yer.
2.
ön a.
Oyul-
mufl, içi bofl ve çukur durumuna gelmifl
olan.
oyun
a.
1.
E¤lenmek, zaman geçirmek için
yap›lan fiziksel ya da zihinsel etkinlik:
dama oyunu.
2.
Kumar.
3.
Oynamak
için haz›rlanm›fl eser, temsil, piyes.
4.
Her türlü spor yar›flmas›:
olimpiyat
oyunlar›.
5.
Düzen, hile, dolap, entrika.
6.
sp.
Güreflte, rakibi yenmek için yap›-
oyalamak
oyun
474
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 474
1...,464,465,466,467,468,469,470,471,472,473 475,476,477,478,479,480,481,482,483,484,...688
Powered by FlippingBook